150 yıl sonra görüldü: Dev yaratık yemek için ortaya çıktı!
Hindistan'a bağlı Car Nicobar Adası'nda 150 yıl sonra ilk kez dev hindistancevizi yengeci görüntülendi. Tür, nesli tehdit altında olan canlılar arasında.
Hindistan’ın uzak adalarından biri olan Car Nicobar’da bir grup bilim insanı, küçük bir mağarada gerçekleştirdikleri saha çalışması sırasında nadir görülen dev bir kara eklembacaklısına rastladı. Görülen canlı, dünyanın en büyük kara eklembacaklısı olarak bilinen hindistancevizi yengeci (Birgus latro) idi.
SON GÖZLEM 1874 YILINDA YAPILMIŞTI
Car Nicobar Adası’nda bu türe ait bilinen en son gözlem 1874 yılına dayanıyor. Araştırmanın sonuçları, 26 Mayıs’ta hakemli bilimsel yayın Journal of Threatened Taxa’da yayımlandı. Uzmanlar, bu gözlemi “tesadüfi” olarak tanımladı, çünkü olay daha geniş çaplı bir biyolojik araştırma kapsamında meydana gelmedi.
1.2 KİLO AĞIRLIĞINDA, MAVİ-GRİ RENKTE
Görüntülenen hindistancevizi yengeci, yaklaşık 1.2 kilogram ağırlığında, mavi-gri renkte ve yetişkin bir erkek bireydi. Vücudu yaklaşık 13 santimetre uzunluğundaydı. Ancak bu türün erişkinleri 3 metreye kadar bacak açıklığına, 5 kilograma kadar ağırlığa ulaşabiliyor ve 60 yıla kadar yaşayabiliyor.
YİYECEK ARARKEN ORTAYA ÇIKTI
Yengecin bulunduğu mağaranın yakınlarında hindistancevizi kalıntıları ve plastik çöp yığınları da vardı. Araştırmacılar, bu gıda atıklarının yengeci mağaradan çıkmaya teşvik etmiş olabileceğini düşünüyor. Ancak plastik atıklar, bu tür için ciddi tehdit oluşturuyor; çünkü yengeçler bu atıklara dolanabiliyor veya onları yutarak zarar görebiliyor.
İNSAN FAALİYETLERİ VE DOĞAL FELAKETLER BASKI YARATIYOR
2004 yılında bölgeyi etkileyen yıkıcı tsunami, Andaman ve Nikobar Takımadaları’ndaki kıyı ekosistemlerini büyük ölçüde tahrip etmişti. Son yıllarda yapılan araştırmalarda bölgedeki bazı adalarda hindistancevizi yengeçlerine rastlanmış olsa da, Car Nicobar Adası’nda 150 yıl boyunca hiçbir kayıt bulunamamıştı.
Uzmanlar, bu gözlemin hem türün potansiyel varlığını yeniden doğrulamak açısından hem de adanın biyolojik çeşitliliğinin korunması açısından kritik önem taşıdığına dikkat çekiyor.