• Haberler
  • Gündem
  • Flaş! Van'da 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitingi

Flaş! Van'da 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitingi

CHP, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun serbest bırakılması ve erken seçim talebi için bugün Van'da 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitingini düzenliyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim talebi için "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" başlıklı bir miting düzenliyor. Miting, bugün Van'da büyük bir katılım ile gerçekleştiriliyor.

“EYLEM YAPMAYA GELDİK VAN'A!”

CHP Lideri Özgür Özel, parti otobüsünün üzerinde milyonlara hitap ederek, “Darbecilere, cuntacılara karşı eylem yapmaya geldik Van'a! Eylem yapmaya!” ifadelerini kullandı. 

CHP Lideri Özel'in açıklamalarından öne çıkan satır başları şu şekilde: 

Bugün güneşin şehrindeyiz. Bugün saklanan feryatları, gizlenen umutları taşın altından çıkarmaya, bugün bu meydanda bir miting yapmaya değil, barışın ve adaletin sesini duyurmaya, barışın ve adaletin umudunu haykırmaya, bu meydanda baskılara, zulme, kayyuma, halkın iradesini tanımayanlara, darbecilere, cuntacılara karşı eylem yapmaya geldik Van'a! Eylem yapmaya!

Artık o eski siyaset dönemleri bitmiştir. Kaleler bitmiştir. Orası benim kalem, burası benim tapulu malım dönemi bitmiştir. Buraya Konya'nın selamını getirdim. Buraya Mersin'in selamını getirdim. Yozgat'ın, Samsun'un selamını getirdim. Buradan selam almaya, selamınızı ta İzmir'e götürmeye geldim. Selam olsun Van'a! Selam olsun Konya'ya! Konya'nın selamı Van'da, Van'ın selamı İzmir'de çınladıkça barışın karşıtları, dostluğun karşıtları, bu memleketteki Türkü Kürde kırdırmak isteyen, Alevi'yi Sünni'ye düşman gösterenlerin bütün oyunları bozulacak.

“CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NİN KALELERİ VAN'A FEDA OLSUN!”

Bir olacağız, hep birlikte başaracağız! Konya'ya, gidince, kimi diyor ki: "Özgür Özel, Cumhuriyet Halk Partisi, AKP'nin kalesine gitti." Kale male yok. Ne AKP'nin kalesi var, artık ne CHP'nin kalesi. Artık tüm Türkiye, tüm şehirler, bu milletin, bu halkın, kardeşliğin kalesi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kaleleri Van'a feda olsun! Size feda olsun! Biz demokrasiye inanmış bir gelenekten geliyoruz.

“KARAR VERDİ, VAN'DA BELEDİYESİZ KALDIK”

Öyle ki Van'da oyumuzun arttığı da oldu, çok düştüğü de oldu. 1957'de %57 oyu da gördük, 2015'te %1,5'u da gördük. Millet karar verdi, 5 vekilin beşini de aldık. Millet karar verdi, hiç milletvekili çıkaramadık. Millet karar verdi 1963'te, %70 oyla belediyeyi kazandık. Millet karar verdi, Van'da belediyesiz kaldık.

“TÜRKİYE İTTİFAKI'YLA GELDİK”

Ama hiçbir zaman Hatay’ı Vanlılara yüklemedik. Kusuru kendimizde bildik. "Kendimizi doğru anlatamadık." dedik. "Doğru söylemedik." dedik. "Yeterince çalışmadık" dedik. İşte şimdi artık Cumhuriyet Halk Partisi'nin sadece bir parti olarak değil, Türkiye İttifakı diye söylediği, yani sosyal demokratlarla muhafazakar demokratları, muhafazakar demokratlarla milliyetçi demokratları, liberal demokratları, sosyalist demokratları ve Türk'ün demokratıyla Kürt'ün demokratını birlikte kucaklayan Türkiye İttifakı'yla geldik!

VAN VALİSİ’NE ATEŞ PÜSKÜRDÜ

İnada karşı kendi iradelerini asla sakatlamamışlar. Oyu bırakın bu baskılardan sinmek, geri adım atmak, arttırarak %56'yla Sayın Abdullah Zeydan'ı ve Neslihan Şedal'ı Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanlığı'na seçmişlerdir. Ancak bu milleti tanımaz, Kürde düşman, Kürt'ün iradesine düşman irade yine üçüncü kez Van Büyükşehir'e kayyum atamış, kendi adayını seçmeyenlere atadığı valiyi kayyum olarak dayatmıştır. Güvenlik, valinin valiliğine sözüm yok. Emniyet tedbirlerine sözüm yok. Ancak Vali’nin siyasetine sözüm var. Bir atanmış ve şu anda ayrıca Van'ın iradesine kayyum atanmış kişi bu meydana gelinmemesi için, gelinirse şöyle olur, böyle olur diye ricalar, örtülü tehditler, kulak çekmeler, mesaj vermeler... Vali efendi, valiliğini bil! Oturduğun yerde otur! Oturduğun yerde otur!

Ve Sayın Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal seçildiklerinde Van'ın bu iddialı, bu haklı, bu kendi iradesine sahip çıkan duruşuna daha ilk gün "Mazbatayı vermeyeceğiz. İkinci partiye mazbata vereceğiz." diye bir hazırlığa giriştiler. O gün Vanlılar bu hazırlığa karşı itiraz ederken bu arkamda duran kardeşleriniz, evlatlarınız, canlarınız, canlarım geldi sizinle birlikte mücadele ettiler, o mazbatayı söke söke aldılar. Biz kazandığımız seçimde kazanmasını biliriz. Kaybettiğimiz seçimde saygı göstermesini biliriz. Ama biz asla ve asla milletin iradesine karşı çıkılmasına, direnilmesine, kayyum atanmasına, haksız tutuklamalara geçit vermedik, bundan sonra da vermeyiz.
Şimdi gündemde bir süreç ayrıca değineceğim. Ama ben söyleyince, çıkıp da, çıkıp şunu söyleyince "Kürt sorunu vardır." deyince birileri kızıyor ya. Kürt sorununu, varlığını kabul etmeden güya, söylemeden çözeceklerini sanıyorlar ya.

“KÜRT SORUNU BUDUR”

Bak kardeşim, Kürt sorunu nedir biliyor musun? Kürt sorunu tam da budur. Manisa'da Manisalı belediye başkanını seçiyor CHP'den, geçiyor yönetiyor. Osmaniye'de, Devlet Bey'in memleketinde belediye başkanı seçiliyor, gidiyor yönetiyor. Rize'de, Tayyip Bey'in memleketinde Rizeler kendini kim yönetecek diye karar veriyor, oy veriyor, seçiyor, yönetiyor. Van'a gelince, Diyarbakır'a gelince, Batman'a gelince, Mardin'e gelince "Siz belediye başkanı seçemezsiniz. Seçerseniz de yönettirmeyiz." diyor.

İşte sana Kürt sorunu. Kürt sorunu budur, Kürt sorunu. O yüzden, o yüzden bu sorunları mutlaka hep birlikte demokrasiye ve birbirimize sarılarak çözeceğiz. Bakın, sadece demin değil. Evet, geçen dönem tam 49 tane belediyeye kayyum atadılar. Şu ana kadar tam 145 kez çeşitli dönemlerde Kürt'ün iradesine kayyum atadılar ve bizim de belediye başkanlarımıza, 3 belediyemize kayyum atadılar. Bunlardan bir tanesi Türkiye'nin en büyük ilçesi Esenyurt'un seçilmiş belediye başkanı, öz evladınız Ahmet Özer'dir. Buradan selam olsun Ahmet Özer'e.

“AHMET ÖZER'İN SUÇU KÜRT OLMAK”

Ovacık'ta yapılanda, Ahmet Özer'e yapılanda aynı şeydir. Şimdi diyorlar ki: "Ahmet Özer terörle ilişkili." Bakın, Ahmet Özer'in suçu neymiş? Ahmet Özer'in suçu çözüme, barışa dair kitap yazmak. Ahmet Özer'in suçu, geçen sözüm sürecinde Abdullah Öcalan Ahmet Özer'in adını vermiş, "İyi bir akademisyendir, katkısı olur." diye. Bunu yazmışlar iddianameye. Ahmet Özer'in suçu memleketi Van'da bir evlat ölmüş, evlat. Anneyi aramış. Anneye demiş ki: "Başın sağ olsun. Başın sağ olsun. Ölen çocuğun gibi çok kıymetli evlatlar yetiştirdin. Altı evlattan bir tanesi terör örgütü üyesiymiş." Bu yüzden terör örgütü üyesinin anasına "Kuvvetli evlat yetiştirdin." deyince terörü övmek oluyormuş.

Bu sebepten Ahmet Özer içeride. Lafı eğip bükmeyelim. Açık açık konuşalım, açık açık. Ahmet Özer'in suçu Esenyurt'u bir Kürt olarak kazanmaktır. Kürt'ün iradesine de, Kürt'ün başarısına da tahammül yoktur. Bunu, bunu şöyle anlatayım: Allah gani gani rahmet eylesin. Çok yakın dostumdu. Hapisteyken de çok ziyaretine gittik arkamızdaki arkadaşlarla, bütün milletvekillerimizle. Sırrı Süreyya Önder, özel, özel bir hukukumuz vardı. Cezaevinden çıktı, geldi. Benim odanın önünden geçerken daldı içeri, sarıldı. İki üç ay önce cezaevinde son ziyaretimi yapmıştım. "Hoş geldin." dedim. "Otur." "Yok." dedi. "Racondur. Cezaevinde gelene, cezaevinden çıkınca ziyarete gidilir. Ama ilk çayı sende içersem bizim DEM'liler beni mahveder." dedi. “Önce bir kendi partime gideyim, sonra gelip çay içeyim.”

İşte o Sırrı Süreyya Önder, bana hayatının önemli bir sırrını da emanet eden Sırrı Süreyya Önder, o sırrı bir kez de burada hatırlatayım. Bir Cumhuriyet şarkısı filmini izlememi istedi. Daha ilk haftasıydı. Gittik izledik. Sordu beğendin mi. Sana dedi bir sır vereceğim. Dedi ki, "O filmin senaryosunu ben yazdım" Dedim ki, "Peki niye afişe yazmadın?' Sırrı Bey'in resmi okşamıyordu o zaman.
O zaman zulmediyorlardı rahmetliye. Onu terör örgütünü övmekten ceza veriyordu. 'Adımı yazarsak filmde çalışana yazık ederler' dedi. Niye dedim bana verdin. 'Partinin birinci başkanını anlatmışım, sonuncusuna emanet ediyorum. Başka kime edeceğim.' Kürt, Kürt olarak bir yere gelirse, o zaman ona huzur vermiyorlar dedi. İşte o huzuru kaçıranlara karşı huzur bulmaya geldik hep beraber.

“BİZ TERÖRÜN DURMASINI SAVUNUYORUZ”

Dedik ki Kürtleri Türkiye’yi kendi devletleri olarak, uğrunda dedelerinin can verdiği devleti, demokratik, atılması gereken hangi adım varsa bu adımların hepsini hep birlikte atacağız.

Biz terörün durmasını savunuyoruz. Terörsüz Türkiye’ye evet diyoruz. Bugünlerde beklenen terör örgütünün silah bıraktığı haberini sonuna kadar destekliyoruz. Meclis zemininde bugün Kürtlerin kendisini eşit hissetmediği, eksik uygulamaları düzeltecek adımların hep birlikte atılmasını, en başta kayyum uygulamasının son bulmasını, siyasi tutsakların özgür kalmasını bekliyoruz. Buna evet demeyen bu sürecin dışındadır. Gözyaşının dinmesini canı gönülden savunanlarız.

Sırrı Başkana sözümüz var. Bu süreç akamete uğrarsa, Kürtleri verdikleri sözleri tutmazlarsa da biz eninde sonunda iktidar olacağız, Türk ve Kürt’ün kardeşliğini mutlaka kuracağız.