Göz teması kuramayan çocuklar için uyarı!
Otizm spektrum bozukluğunun farklı seviyelerde görülebildiğini belirten uzmanlar, özellikle hafif düzey otizmde erken tanının ve disiplinler arası iş birliğinin büyük önem taşıdığını vurguluyor.
Genetik, çevresel ve hormonal etkenlerin rol oynayabileceği bu durumda, bireysel gelişim alanlarının desteklenmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Feneryolu Tıp Merkezi’nden Uzman Ergoterapist Cahit Burak Çebi, hafif düzey otizm spektrum bozukluğuna dair değerlendirmelerde bulunarak, tanı süreci ve sonrasındaki terapötik yaklaşım hakkında bilgi verdi.
Otizmin nörogelişimsel bir bozukluk olduğuna işaret eden Çebi, şunları söyledi:
“Otizm spektrum bozukluğunu bir yelpaze olarak düşünürsek, hafif düzey otizm belirtileri yelpazenin ilk basamaklarında yer alır.”
Bu tür vakalarda genetik, çevresel ve hormonal faktörlerin etkili olabileceğini kaydeden Çebi, “Ancak nedenleri henüz tamamen kanıtlanmış değil ve bu alandaki çalışmalar devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
Hafif düzey otizmde görülebilecek davranışlara değinen Çebi, şu açıklamalarda bulundu:
“Belirtiler paralelinde hafif düzey otizmde isime tepki vermeme, göz temasında sınırlılık, komut almama ve komutları yerine getirmeme, parmak ucunda yürüme, alıcı dil ve ifade edici dil becerilerinde sınırlılık, duyusal sistemde hiposensitive ve hipersensitive, motor becerilerde kısıtlılık gibi durumlar görülebilir.”
MULTİDİSİPLİNER EKİP ÇALIŞMASI
Otizm tanısı konulan bireylerde sürecin farklı uzmanlık alanlarının bir arada çalıştığı merkezlerde yürütülmesi gerektiğini belirten Çebi, bu konuda şu önerileri dile getirdi:
“Hazırlanan tam veya yarım günlük terapi eğitim planlamalarıyla; erken çocukluk dönemi, okul öncesi ve okul çağı programları ile ev takip programlarına yönelik olarak sosyal etkileşim, oyun kurma becerileri, bilişsel ve akademik süreçler, alıcı ve ifade edici dil becerileri, duyusal işlemleme ve fonksiyonel duygusal gelişim kapasiteleri desteklenmelidir.”
Uzmanlar, otizmde bireyselleştirilmiş terapi planlarının başarıya ulaşmasında, psikiyatristten özel eğitim öğretmenine kadar geniş bir ekibin koordineli çalışmasının temel olduğunu vurguluyor.