Kemoterapi alanlar dikkat | Bu meyveler tedavinizi olumsuz etkileyebilir
Kemoterapi sürecinde hangi besinlerden kaçınılmalı? Bağışıklık sisteminin korunması için nelere dikkat edilmeli? Tedavi sonrası vücut ne kadar sürede toparlanıyor? Yan etkileri en aza indirmek için hangi önlemler alınmalı?
Kanser tedavisinin en önemli aşamalarından biri olan kemoterapi, hastalar için hem fiziksel hem de psikolojik açıdan zorlayıcı bir süreç olabiliyor. Bu süreçte bağışıklık sisteminin güçlü tutulması büyük önem taşıyor. Uzmanlar, özellikle greyfurt ve nar gibi bazı besinlerin kemoterapi ilaçlarıyla etkileşime girerek tedavi sürecini olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor.
Liv Hospital Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Duygu Derin, kemoterapi sürecinde en çok merak edilen soruları yanıtlayarak hastaların bu dönemde nasıl beslenmesi gerektiğine dair önemli uyarılarda bulundu.
GREYFURT VE NAR NEDEN TEHLİKELİ?
Kemoterapi gören hastalar için beslenme düzeni hayati bir rol oynuyor. Greyfurt ve nar, içerdiği bileşenler nedeniyle kemoterapi ilaçlarının vücuttaki metabolizmasını etkileyebiliyor. Özellikle greyfurt, karaciğerde ilaçların parçalanmasını değiştirerek ilaçların etkisini artırabilir veya azaltabilir. Narın da benzer bir etkiye sahip olduğu düşünülüyor. Ancak portakal, limon ve mandalina gibi diğer turunçgillerin tüketilmesinde bir sakınca bulunmuyor.
TEDAVİ SONRASINDA VÜCUT NE ZAMAN TOPARLANIYOR?
Kemoterapi ilaçlarının bir kısmı böbreklerden, bir kısmı ise karaciğerden atılıyor. Bu nedenle, tedavi sırasında ve sonrasında bol sıvı tüketimi büyük önem taşıyor. Kemoterapi kürünün tamamlanmasının ardından yaklaşık üç hafta içinde kan değerleri normale dönmeye başlarken, bağışıklık sistemi de büyük ölçüde toparlanıyor. Ancak hastalarda yorgunluk hissinin birkaç ay daha sürebileceği belirtiliyor.
Kadın hastaların kemoterapi sürecinin ardından hamilelik planlaması yapabilmesi için en az altı ay ile bir yıl arasında beklemeleri gerekiyor. Özellikle meme kanseri tedavisi gören hastaların, doktor kontrolü altında üç ila beş yıl takip edilmesi öneriliyor.
KEMOTERAPİ SIRASINDA EN SIK GÖRÜLEN YAN ETKİLER
Kemoterapinin en yaygın yan etkileri arasında bulantı, kusma, iştahsızlık, kabızlık veya ishal yer alıyor. Günümüzde, bu yan etkileri hafifletmek için güçlü ilaçlar kullanılıyor.
Tedavi sürecinde hastaların ağız hijyenine özellikle dikkat etmeleri gerekiyor. Kemoterapi bağışıklık sistemini baskıladığı için ağızda pamukçuk ve yaralar oluşabiliyor. Uzmanlar, bu riskin önüne geçmek için günde dört kez karbonatlı su ile gargara yapılmasını tavsiye ediyor.
Tedavi sürecinde saç dökülmesi de sık görülen bir yan etki olarak öne çıkıyor. Ancak uzmanlar, bunun geçici olduğunu ve kemoterapi tamamlandıktan sonra saçların yeniden çıkmaya başladığını vurguluyor.
BAĞIŞIKLIĞI KORUMAK İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Kemoterapinin ardından 7-14 gün arasında bağışıklık sistemi en zayıf seviyeye ulaşıyor. Bu dönemde 38 derece ve üzeri ateş görüldüğünde, vakit kaybetmeden doktora başvurulması gerekiyor. Enfeksiyon riskini en aza indirmek için hastaların kalabalık ve havasız ortamlardan kaçınmaları öneriliyor.
Kemoterapi sürecinde açık havada yürüyüş yapmak, hastaların hem fiziksel hem de psikolojik olarak daha iyi hissetmelerine yardımcı oluyor. Tat duyusunda azalma yaşayan hastalar için nane, limon ve kahve içeren çiklet veya şekerler öneriliyor.
CİNSEL YAŞAM TEDAVİ SÜRECİNDE NASIL ETKİLENİYOR?
Kemoterapi sürecinde cinsel ilişkiye girilmesine yönelik genel bir yasak bulunmamakla birlikte, bağışıklık sisteminin baskılandığı dönemlerde enfeksiyon riskine karşı dikkatli olunması gerekiyor. Rahim ağzı veya vajina kanseri gibi durumlarda, doktorlar hastalara geçici olarak cinsel ilişki yasağı koyabiliyor.
Tedavi sürecinde moralin yüksek tutulmasının hastalar üzerinde olumlu etkileri olduğu biliniyor. Sevgi ve şefkate dayalı bir cinsel ilişkinin, hastaların motivasyonunu artırabileceği belirtiliyor.
DOKTOR-HASTA İLETİŞİMİ NEDEN ÖNEMLİ?
Kemoterapi sürecinde hastaların yaşadığı fiziksel ve duygusal zorluklar göz önüne alındığında, hasta-doktor iletişiminin önemi daha da belirgin hale geliyor. Hastaların yaşadıkları yan etkiler konusunda doktorlarına rahatça danışabilmeleri ve doğru yönlendirmeler almaları büyük önem taşıyor.
Tedavi sürecinin daha sağlıklı ilerleyebilmesi için doktorun hastalarına yeterince vakit ayırması, samimi bir iletişim kurması ve gerektiğinde telefon veya mesaj yoluyla ulaşılabilir olması kritik bir faktör olarak öne çıkıyor. Bu dönemde hastaların psikolojik desteğe de ihtiyacı olduğu unutulmamalı.
DOĞRU ADIMLAR HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Kemoterapi, kanser tedavisinde güçlü bir silah olmakla birlikte, sürecin yan etkilerini en aza indirmek ve bağışıklığı korumak için doğru adımların atılması gerekiyor. Beslenmeden hijyene, doktor-hasta iletişiminden psikolojik desteğe kadar birçok faktör, tedavinin başarısını doğrudan etkileyebiliyor.
Hastaların, tedavi sürecini daha rahat atlatabilmeleri için uzmanların önerilerine dikkat etmeleri, belirtileri takip etmeleri ve gerektiğinde doktorlarıyla iletişime geçmeleri büyük önem taşıyor.