Sahte gülümseme bile ruh halini değiştiriyor

Gülmenin yalnızca neşeli bir tepki değil, ruhsal dengeyi destekleyen bir beceri olduğunu söyleyen uzmanlar, sahte bir gülümsemenin bile beyni olumlu etkileyebileceğini belirtiyor.

Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven, gülmenin bulaşıcı etkisinden mizahın iyileştirici gücüne kadar pek çok açıdan ruh sağlığına katkı sunduğunu ifade etti.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven, gülmenin psikolojik ve nörobilimsel yönlerine dikkat çekti. Güven, “Gülmek, stresle başa çıkmayı kolaylaştırır, ilişkileri güçlendirir ve içsel dengeyi destekler.” diyerek, hayatın içinde mizaha yer açmanın önemini vurguladı.

AYNA NÖRONLAR GÜLÜŞÜ TAKLİT EDİYOR 

Gülmenin bulaşıcı olduğuna dair yaygın kanının bilimsel bir temeli bulunduğunu ifade eden Sena Kalaz Güven, “İnsan beyni, özellikle de ayna nöron sistemi, başkalarının duygularını ve davranışlarını algılayıp taklit etmeye yatkındır. Bu sayede birinin gülüşünü gördüğümüzde, beynimizde aynı kasları harekete geçiren bölgeler uyarılır ve biz de istemsizce gülümseyebilir ya da gülebiliriz.” dedi.

Güven, bu mekanizmanın empati kurma becerisinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, “Gülmek, insanları birbirine yakınlaştıran ve grup içi sosyal bağları güçlendiren evrimsel bir işlev taşır. Tehdit içermeyen, güven verici bir iletişim şekli olarak, grup içindeki uyumu artırır. Bu süreç, duygusal bulaşma yoluyla da işler. Tıpkı ağlamanın ya da esnemenin çevredeki insanlara yayılması gibi, gülme de benzer bir şekilde çevreye yayılarak ortak bir ruh hali yaratır. Ayrıca otomatik taklit davranışı da bu durumun temelindedir. Beynimiz başkalarının mimiklerini fark ettiğinde, bilinçdışı düzeyde onları taklit etmeye eğilimlidir. Tüm bu nörobiyolojik ve sosyal mekanizmalar bir araya geldiğinde, gülmenin neden bu kadar bulaşıcı olduğunu ve insan ilişkilerinde neden bu kadar güçlü bir rol oynadığını anlamak mümkün olur.” ifadelerini kullandı.

GÜLMEK ÖĞRENİLEBİLİR BİR BECERİDİR 

Gülmenin sadece bir refleks değil, aynı zamanda öğrenilebilen bir beceri olduğunu dile getiren Güven, çocukların bu konuda yetişkinlere oranla çok daha doğal olduğunu belirtti. “Çocuklar, dünyayı keşfetme sürecinde merak, oyun ve hayal gücüyle iç içe oldukları için günde yüzlerce kez gülebilirken, yetişkinler artan sorumluluklar, stres, toplumsal roller ve duygusal baskılar nedeniyle bu doğal eğilimi zamanla kaybeder.” dedi.

Yetişkinlerde gülmenin daha kontrollü ve sosyal bağlama bağlı hale geldiğine dikkat çeken Güven, “Bu içsel neşeyi geri kazanmak için mizahı ve oyunu yaşamımıza daha bilinçli bir şekilde dahil etmek, küçük şeylerden keyif almayı yeniden öğrenmek, kendimize ve çevremize karşı daha esnek ve şefkatli olmak önemlidir. Çünkü gülmek sadece bir tepki değil, aynı zamanda ruhsal sağlığımızı destekleyen, öğrenilebilen bir beceridir.” değerlendirmesinde bulundu.

ZORLA DA OLSA GÜLÜMSEMEK BEYNİ ETKİLİYOR 

Sahte bir gülümsemenin bile ruh hali üzerinde etkili olabileceğini belirten Sena Kalaz Güven, bu durumun psikolojide “geri bildirim hipotezi” ile açıklandığını söyledi. “Yüz kaslarımızı gülümseme pozisyonuna getirdiğimizde, beynimiz bu kas hareketini mutlulukla ilişkilendirerek, gerçekten mutlu olmasak bile ruh halimizi olumlu yönde etkileyebilir. Zorla da olsa gülümsemek, stres hormonlarını azaltabilir, kalp atış hızını dengeleyebilir ve zamanla içsel bir rahatlama sağlayabilir. Bu yüzden ‘mış gibi yapmak’ bazen düşündüğümüzden daha etkili olabilir. Çünkü bedenimizle verdiğimiz sinyaller, zihinsel ve duygusal durumumuzu şekillendirebilir. Özellikle zor zamanlarda bilinçli olarak gülümsemeye çalışmak, ruhsal dengeyi korumada küçük ama güçlü bir adım olabilir.” dedi.

RUH SAĞLIĞI İÇİN BİR ‘GÜLME REÇETESİ’ 

Gülmenin, yalnızca mutlu anlarda değil, stresli dönemlerde de önemli bir savunma mekanizması olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven, “Gülmek stresi azaltır, kaygıyı yumuşatır, duygusal yükleri hafifletir ve hatta insan ilişkilerini daha sıcak ve samimi hale getirir. Kişilere önerim, gülmeyi hafife alınacak bir şey değil, ruhsal dengeyi korumak için bir beceri gibi görmeleri olur.” dedi.

Bir “gülme reçetesi” önerisinde de bulunan Güven, “Her gün keyif aldıkları bir komedi dizisinden bir bölüm izlemeyi, mizah anlayışlarına hitap eden stand-up gösterileri ya da komik videoları takip etmeyi, kendilerini güldüren bir arkadaşla haftalık görüşmeler planlamayı, gün içinde bilinçli olarak birkaç dakika aynaya bakıp gülümsemeyi, mizah içeren kitaplar veya karikatürler okumayı, komik anıları not ettikleri bir ‘gülme günlüğü’ tutmayı ve zaman zaman gülme yogası veya grup mizah atölyelerine katılmayı dahil ederdim.” diyerek sözlerini tamamladı.

Güven, ciddi bir hayatın içinde mizaha yer açmanın, kişinin kendine de nefes alma alanı sunduğunu vurgulayarak, “Gülmek sadece eğlence değil, aynı zamanda güçlü bir psikolojik savunma ve iyileşme mekanizmasıdır.” mesajını verdi.