Sürücü belgesi yeterli değil! Trafikte kültür ve sorumluluk şart
Trafikte yalnızca araç kullanmayı bilmek değil, güvenli ve saygılı bir sürüş kültürüne sahip olmak da büyük önem taşıyor.
Özellikle büyükşehirlerde artan trafik yoğunluğunun kazaları da beraberinde getirdiğine dikkat çeken uzmanlar, sürücülerin bu yoğunlukla baş edebilmek için yalnızca teknik değil, kültürel ve psikolojik olarak da donanımlı olması gerektiğini vurguluyor.
Trafik ve İlk Yardım Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulunan Üsküdar Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Öğretim Görevlisi ve Yol Trafik Güvenliği Danışmanı Özgür Şener, ehliyet eğitiminin ötesine geçilmesi gerektiğini belirtti. Şener, “Taşıtların A noktasından B noktasına hareket ettirilmesi üzerine bir eğitim yerine, insanlara trafik kültüründen, yani direksiyon başına geçildiğinde alınması gereken sorumluluklardan, trafikteki tehlikelerden bahsedilmesi gerekir” dedi.
İŞ KAZALARI ARASINDA TRAFİK KAZALAR
Şener, iş için kullanılan araçlarla yaşanan kazaların aynı zamanda birer iş kazası olduğuna dikkat çekerek, “Trafik hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Ticari faaliyet gösteren birçok firmanın da taşıtı var. Hastaneler, lojistik sektörü, kurye sektörü, ilaç sektörü, aklınıza gelecek her yerde aslında bir taşıt var. Sonuçta o taşıtı da kişi iş yeri için kullanıyor. Dolayısıyla bununla beraber yapılan bir kaza, trafik kazası olmasının yanında iş kazası olarak da geçiyor” ifadelerini kullandı.
TRAFİK STRESİ, ÇATIŞMA VE KAOSU ARTIRIYOR
Özellikle büyükşehirlerde trafik sıkışıklığının sürücüleri daha agresif hale getirdiğini belirten Şener, “Bu da insanların daha heyecanlı, daha stresli olmasına, A noktasından B noktasına daha çabuk gitmek istemesine neden oluyor. Bunun sonunda aracının içerisinde hareket edemez durumda olan agresif sürücüler ve bunların yarattığı trafik terörü ortaya çıkıyor” dedi. Motosiklet ve scooter gibi yeni ulaşım araçlarının da artmasıyla birlikte, “trafik biraz daha rahatlayacağına tam tersi kaotik bir hale doğru dönmeye başladı” ifadelerini kullandı.
TRAFİK KÜLTÜRÜ KÜÇÜK YAŞLARDA BAŞLAR
Trafik bilincinin çocuk yaşta oluşmaya başladığını vurgulayan Şener, “Kişiler 18 yaşını doldurduklarında sürücü belgesi alabiliyor ancak bunun öncesinde ebeveynlerini ya da araç kullananları izleyerek edinilen bir trafik kültürü var. Bu da maalesef ülkemizde çok iyi bir kültür değil” dedi. Mevcut eğitim sisteminin bu alanda yetersiz kaldığını da söyleyen Şener, “İnsanlara zarar verebilme potansiyeli yüksek bir ekipmanı insanların hizmetine sunuyoruz. Dolayısıyla bunun sorumluluğunu alabilecek kadar da bu işin ciddi olduğunu anlatmamız lazım” diye konuştu.
YAYA GEÇİDİ KURALLARI BELİRSİZ
Yaya geçitlerinde yaşanan belirsizliklere de değinen Şener, “Yaya geçitlerinde yayaya yol verilmesi konusunda devletimizin çok ciddi çalışmaları var. Ancak hala bazı konular sürücülerin kafasında netleşmiş değil” diyerek, sürücülerin yayaya yol verirken dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı. “Yayalar bunu test ediyorlar maalesef ama test etmesinler. Çünkü bir kaza söz konusu olduğunda dezavantajlı taraf her zaman yaya tarafıdır” dedi.
GÜVENLİK SÜRÜCÜNÜN ELİNDE
Türkiye’de motosiklet sayısındaki artışa dikkat çeken Şener, güvenli sürücülüğün önemine vurgu yaptı: “Aslında bir taşıtın güvenliği ya da güvensizliğini konuşmak mümkün değil. Neyi konuşacağız biz? Güvenli sürücüyü konuşacağız.” Motosikletlerin tehlikeli değil, yanlış kullanımla tehlikeli hale getirildiğini belirtti.
EHLİYET TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL
Şener, yaşa dayalı sürüş kısıtlamalarından çok, bireyin fiziksel ve zihinsel durumunun değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Bir kişinin sürücü belgesine sahip olması, araç kullanma kabiliyetine sahip olduğunu göstermiyor” ifadelerini kullandı. Kurumsal araç kullanımında da sürücülere yönelik değerlendirmelerin önemini vurguladı.
TEDBİRİ ELDEN BIRAKMAYIN
Trafikte yaşanabilecek anlaşmazlıklarda sürücülerin empati yaparak hareket etmesi gerektiğini belirten Şener, “Karşı tarafın ne yapacağını tahmin etmeyin, güvenli tarafta kalmaya çalışın” dedi. Her sürücünün farklı bir ruh hali içinde olabileceğine dikkat çeken Şener, çatışmadan uzak durulması gerektiğini ifade etti.
ARAÇ TEKNOLOJİLERİ HAYAT KURTARABİLİR
Çocukların trafikteki tehlikeleri oyun gibi görmesinden dolayı, okul ve park çevrelerinde sürücülerin hızını minimuma indirmesi gerektiğini belirten Şener, “Çocuk parkı veya okul yakınlarındayken sürücülerin hızlarını 20’lere hatta 10’lara düşürmelerini öneriyoruz” dedi. Ayrıca, yeni nesil taşıtlardaki kamera ve sensör gibi sistemlerin sürücülere büyük avantaj sağladığını belirtti: “Bu sistemler fabrika çıkışında da olabiliyor, sonrasında da araca eklenebiliyor. Taşıt teknolojilerinde yayayı koruyan, çarpışmaları önleyen, trafik kazalarını önleyen kısımlara çok önem verilmeli.”