Atalay Dönmez

Kolay Para!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçmişten bu yana Dünyanın her yerinde kolay paraya sahip olmak isteyen, gözünü hırs bürümüş aç gözlü, tatlı su kurnazları ve onları dolandıran ahlak yoksunları hep vardı. Olmaya da devam edecekler.

Dolandırıcılarımızın ve tatlı su kurnazlarımızın çokluğundan mıdır, yoksa devletin kontrol mekanizmasının sağlıklı işlemeyişinden midir bilinmez, maalesef bizim ülkemiz bu konuda zirvede.

Nedir bu kolay para; Ortada herhangi bir mal üretimi olmadan, yüksek kar getirisi vaadiyle, saf yatırımcıları sisteme dahil ederek ellerindekini alıp, parayla para kazanma şeklidir. Bir çeşit “Saadet Zinciri” olarak 1920 yılında Charles Ponzi tarafından ortaya çıkmıştır. Ponzi sistemi ya da  Ponzi şeması adı da verilen bu sistem daha sonraları küçük değişikliklerle günümüze kadar gelmiştir.

Ülkemiz bu sistemle 1980’li yıllarda bankerler döneminde tanışmıştı. Birçok kişi yüksek faiz hayali ile paralarını bankerlere kaptırmışlar, canlarına bile kıymışlardı.

1997 yılında ortaya çıkan meşhur “Titan Saadet Zinciri” ardında birçok mağdur bırakmıştı. Sonraları buna benzer başka örnekler ve yeni mağdurlar gündemi işgal etmişti. Bunların en bilineni ise, 2016 yılında kurduğu sanal çiftliğinde inek, koyun, tavuk, yumurta, peynir vb. satarak, saf Anadolu insanını tokatlayan, tosun lakaplı genç bir girişimcimizin hamlesidir.

Bitti mi? Hayır! Günümüzde bunlara benzer olaylar halen devam ediyor. Mesela internette “enerji” diyerek halkın gözünün içine baka baka, vergisiz kayıt dışı kazanç sağlayan ve devletin üst düzey yetkililerinin isimlerini zikrederek, sırtlarını devlete dayadıklarını ima eden şımarık görgüsüzlerin icraatlarını, ya da ülkenin gurur kaynağı olan, tanınmış futbol adamlarının kolay para hırsları yüzünden milyon dolarlık vurgunun mağduru olmalarını örnek olarak verilebiliriz.

İşin en ilginç tarafı ise, bütün bu dolandırıcı ve mağdurların yollarının Mekke’de kesişiyor olması. Erkeklerin ve kadınların, üzerlerinde Ehramları, başlarında takke ya da türbanları, arkalarında Kabe-i Muazzama ve gelsin selfiler. Umre yapmışlar. Allah kabul etsin de, hani hak yemek günahtı. Hani faiz haramdı, Nas nerede, vergisiz algısız kazanılan para yetim hakkı değil mi?

Ayrıca bu insanlar internet aleminde kısa sürede elde ettikleri kaynağı belirsiz paraları görgüsüzce har vurup harman savururken ve bunları geçim sıkıntısı içindeki halkımızın gözüne sokarak yaparken, devletin nerede olduğu da merak konusu. Bu görgüsüzler kendilerini ifşa etmeseydi, büyük bir ihtimalle devlet mışıl mışıl uyumaya devam edecekti.

Bugünün dolandırıcılarının devleti ve milleti soyarken, önemli devlet adamlarının isimlerini internette zikrediyor olması, bu işin adi bir dolandırıcılık olmadığının göstergesidir. Ucu nereye dayanırsa dayansın sonuna kadar gidilmelidir.

Ancak bu döngü asla bitmeyecek. Avcı ile av arasındaki bu sürek avı yarında devam edecek. Bana göre yukarıda bahsettiğim dolandırıcıların 1970’li yılların Sülün Osman’ından hiç farkı olmadığı gibi,  tatlı su kurnazı mağdurların da Sülün Osman’dan boğaz köprüsünü ya da kız kulesini satın alan saflardan hiç farkı yok.

Şimdi bir soru; dolandırıcılar namussuz, bunda hemfikiriz. Peki vergisiz algısız kolay gelir elde etmek için varını yoğunu bu çakallara kaptırıp mağduru oynayan tatlı su kurnazları namuslu mu?  Bakın tokatçı abla ne güzel söylemiş; “Bugüne kadar kar payı adı altında faizleri ceplerinize indirirken sesiniz çıkmıyordu. Şimdi tokadı yiyince niçin “Devlet Baba” diye feryat ediyorsunuz.”

Neyse! farkındaysanız adamların milyon dolarları son birkaç aydır biz züğürtlerin çenesi yoruyor. İlave olarak bakın benim de parmaklarım yoruldu. Gelin biz kendimizi yormayalım. İşi temiz elli savcılara bırakalım.

Sevgiyle kalın dostlarım.

Kolay Para!

Yorumlar kapalı.