Hale KAYA

Rüya

Hale KAYA

Yine bir hikayeye uyanıyorum.
Kafatasımın içindeki top bir kere sektiğinde,
Birden fazla yere dokunuyor.
Ve unuttuğumu sandığım
anı çekmecem açılıyor.
Tozla kaplı raflardan birine uzanıyor ellerim.
Müzik kutusu gibi başa sarıyor cümleler,
Önce küçük kadın konuşuyor.
Sonra yine küçük kadın... Karşısında maviye çalan adam.
Ama asla mavi değil!
Artık rüyalar gerçeğe uyanmalı diyor.
Sesinde tehditkâr bir havayla.
“Nasılsın” deyince bütün pencerelerime kuşlar kondurmayacağım.
İyiyimler yamarım dilimin ucuna,
Annemin sehpa örtüsü gibi ince ince nakışla.
İçimde Açılmamış Mektuplar Gibi

Bazı sabahlar var… uyanmakla uyanmamak arasında. Rüya bitmiş gibi ama gerçekte başlamamış. Sanki içimizde bir yerlerde hâlâ fısıldıyor: “Unuttum sanma, ben buradayım.”  Kafamınızın  içindeki topun sekişinde, bir anı sıyırıyor kendini benliğinden .

İçimde kırılmamış sessizlikler, açılmamış mektuplar var. “Nasılsın” sorusunu duyunca, içimden kuş sürüleriyle cevap vermek istesem de, bazen susmayı seçiyorum. Çünkü bazı iyilikler bile çok gürültülü geliyor insana. Dilimin ucuna yalanlar değil, korunmak için sarılmış nakışlar ilişiyor. Annemin örtüsünü andırıyor o cümleler; ince ince, sabırla, hep biraz da içe işleyerek. Ve ben, her satırda biraz daha kendimi hatırlıyorum. Hatırlamak bazen acıtsa da, hatırlamak yaşadığını gösterir. Yaşıyorsam, hâlâ yazabiliyorsam… içimden geçen hikâye bitmedi demektir.

Yazarın Diğer Yazıları