Ozan Sönmez

Günümüz Türkiye'sinin İmkanlı ve İmkansız Çocukları

Ozan Sönmez

2025 yılının Türkiye’sinde ekonomik göstergeler sadece alarm vermiyor, adeta çığlık atıyor.Asgari ücret 22 bin 104 TL iken, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 23 bin 615 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 76 bin 922 TL’ye ulaşmış durumda.Bu tabloda, milyonlarca vatandaşımız için yaşamak değil, hayatta kalmak bile ciddi bir mücadeleye dönüşmüşken; en temel insan haklarından biri olan eğitime erişim dahi bir ayrıcalık haline gelmiş durumda.
Bugün bir özel anaokulunun ortalama fiyatı 25 bin TL. Bunun yanında bir çocuğun aylık beslenmesi 7 bin TL, kırtasiye malzemeleri ise 5 bin TL gibi rakamlara mal oluyor. Üstelik bu maliyetlere servis ücretleri de eklendiğinde (ortalama 5 bin TL), eğitimin sadece kapısından içeri girebilmek için dahi dört kişilik bir ailenin bir aylık giderinden fazlasını gözden çıkarması gerekiyor. Kamu kreşlerinin ve devlet destekli erken çocukluk eğitimi hizmetlerinin yetersiz olduğu bir ortamda bu yük, özellikle dar gelirli ailelerin omuzlarına dayanılmaz bir şekilde biniyor.
----------
Sadece eğitim değil; sağlıklı beslenme, spor, sanat ve kültürel etkinlikler gibi çocukların çok yönlü gelişimi için hayati öneme sahip olan alanlar da aynı şekilde sınıfsal eşitsizliklerin pençesinde. Çocuklarımız yeteneklerini geliştirecekleri kurslara katılamıyor, sağlıklı gıdaya ulaşamıyor, boş zamanlarını verimli geçirecek imkanlardan yoksun kalıyor. Daha hayatlarının başında “imkanlı çocuklar” ve “imkansız çocuklar” olarak ikiye ayrılıyorlar.
Ne yazık ki, tam da böyle bir dönemde, iktidarıyla muhalefetiyle tüm siyasi yapı, bu yakıcı gerçekleri konuşmak, çözüm üretmek yerine bir jinekolog edasıyla çocukların dünyaya gözlerini normal doğumla mı yoksasezeryanla mı açması gerektiğini tartışmakla meşgul.Hemen hepsi asıl sorumluluklarının çocuklarımıza eşit bir gelecek sunmak olduğunu unutmuş görünmekte. Oysa bir sosyal devletin temel görevi, vatandaşlarının, özellikle de çocuklarının temel haklarına eşit bir şekilde erişimini sağlamaktır. Eğitim, sağlık, güvenli yaşam ve kültürel gelişim hakkı; ekonomik duruma, coğrafyaya veya ailenin gelir seviyesine göre değişmemelidir.
----------
Peki çözüm nerede?
-    Çözüm, sosyal devlet ilkesinin tam anlamıyla hayata geçirilmesinde yatıyor.
-    Her ilçede ücretsiz ve nitelikli kamu kreşleri açılmalıdır.
-    Sağlıklı beslenmeyi destekleyecek ücretsiz okul yemeği uygulamaları genişletilmelidir.
-    Kırtasiye, kıyafet ve servis destekleri, sadece göstermelik kampanyalarla değil, kalıcı sosyal yardım politikalarıyla sistematik hale getirilmelidir.
-    Yetenek taramalarıyla çocukların spora, sanata ve kültüre yönlendirilmesi sağlanmalı; belediyeler bünyesinde ücretsiz veya düşük ücretli kurslar yaygınlaştırılmalıdır.
-    Ve en önemlisi, bütün bu adımlar günü kurtarmak için değil, çocukların geleceğini kurtarmak için planlanmalıdır. Kısa vadeli popülist adımlar değil, uzun vadeli ve kapsayıcı sosyal projeler üretilmelidir.
Gençlerin yaşam tarzına, neye gülüp, neye isyan edeceklerine, üniversite yaşamlarına, kaç yaşında evlenmesi gerektiğine, kaç çocuk yapacaklarına, nasıl doğuracaklarına ve nasıl yetiştireceklerine kafa yoranlar; bu konuları bir zahmet gençlerin kendisine bıraksınlar ve her defasında daha fazla doğurun dedikleriçocukları genç nüfus oranımızı artıran birer rakam olarak görmekten vazgeçip onlara hak ettikleri kaliteli yaşamısağlamak adına yukarıda birkaçını madde madde sıraladığım konularla ilgilidaha fazla zaman kaybetmeden somut adımlar atsınlar.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları