Günlerdir tatil bölgelerinden gelen boş sokak görüntüleri ve “eğlence” adı altında sergilenen tuhaf manzaralar, aslında turizmde geldiğimiz noktayı gözler önüne seriyor. Ülkemiz yine bir sınavdan geçiyor.
Ekonomik şiddetin en somut etkileri bu kez tatil beldelerinde hissediliyor. Almanya’dan çalışıp tatil için Türkiye’ye gelmeyi alışkanlık haline getirmiş vatandaşlarımız bile bu yaz rotayı Yunanistan, Almanya, hatta İspanya’ya çevirmiş durumda. Zaten yerli turist için tatile gitmek neredeyse hayal oldu. Hani derler ya; “Allah sonumuzu hayretsin.”
İzmir Kruvaziyer ve Deniz Turizmi Derneği Başkanı Korhan Bilgin'in dikkat çekici bir uyarısını burada paylaşmak isterim. Bilgin, dünyaca bilinen bir internet sitesinde 10-20 dolara satılan Efes ve Meryem Ana turlarının gerçekte bu fiyatlarla yapılmasının mümkün olmadığını söylüyor. Rehber, araç, otopark, yemek gibi giderler hesaba katıldığında bu turların çıplak maliyeti bile 250 Euro’yu buluyor.
Ancak acenteler, zararına bu turları düzenleyerek turistleri alışveriş noktalarına yönlendirme umuduyla hareket ediyor. Bu, ne serbest piyasa ekonomisine ne de ülke turizmine fayda sağlayan bir anlayış. Vergi kayıplarından marka değerine, sektörün içten içe çöküşüne kadar birçok tehlikeyi barındırıyor.
Şimdi gelelim asıl meseleye:
Bu ülke, bu değerler, bu tarih birkaç dolara pazarlanacak kadar ucuz mu? Elbette değil.
Efes, Meryem Ana, Artemis… Bunlar sadece turistik noktalar değil, dünya kültür mirasının parçaları. Turist sayısını artırmak uğruna ülkenin kültürel varlıklarını, kalitesini ve itibarı yok sayamayız. Üç-beş dolara tur satmak ne ticarettir ne hizmet. Bu; hem sektörün içini boşaltmak, hem de ülkeye hakarettir.
Bugün Yunanistan’ın bir adasında 200 dolara plaj gezisine çıkan turist, yarın Türkiye’de VIP araçla, profesyonel rehberle, tarihi mirasın tam ortasında üç beş dolarlık bir tura çıkıyorsa, burada bir yanlışlık vardır. Bu durumu sadece sektör temsilcileri değil, tüm yurttaşlar sorgulamalıdır.
Turizm sadece döviz getirisi değildir. Aynı zamanda bir ülkenin vitrini, itibarının aynasıdır. Eğer bu vitrini biz böyle ucuzlatırsak, dışarıdan gelen bakış da ona göre şekillenir. O yüzden bu tabloya sessiz kalmak; ülkeye, emeğe ve tarihe ihanettir.
Bu ülke sahipsiz değil. Tarihi ve kültürel değerlerimizi korumak hepimizin ortak görevi. Bugün ses çıkarmazsak, yarın çocuklarımız neyi sahiplenip, neyle gurur duyacak?
Herkes silkinsin ve kendine gelsin. Çünkü bu ülke, bu topraklar, bu değerler asla bu kadar ucuz değil.
