Bu rakam, yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 15’ine karşılık geliyor. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Çetinkaya, diyabetin yalnızca kan şekeri yüksekliğiyle sınırlı olmadığını vurguladı:

“Zamanla göz, böbrek, kalp-damar sistemi ve sinirler de bu rahatsızlıktan olumsuz etkilenebiliyor. Bu komplikasyonlardan biri olan diyabetik ayak hastalığı, sinir hasarı ve dolaşım bozukluğu nedeniyle ayakta yaraların iyileşmesini zorlaştırıyor; enfeksiyon riskini artırarak ilerleyen dönemlerde ayak ya da bacak kaybına kadar gidebiliyor.”

KLASİK VE YENİ TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

Diyabetik ayak tedavisinde temel yöntemler; kan şekerinin kontrolü, düzenli yara bakımı, enfeksiyon tedavisi ve gerekirse cerrahi müdahaleyi içeriyor. Prof. Dr. Çetinkaya, günümüzde eksozom, amniotik membran ve şok tedavileri gibi yeni yaklaşımların ön plana çıktığını söyledi: “Eksozom tedavisi iltihabı azaltıp iyileşmeyi hızlandırıyor, plasentadan elde edilen zar dokusu amniyotik membran biyolojik bandaj gibi etki ederek doku onarımını destekler, şok dalga tedavileri ise hücreleri uyararak zor kapanan yaraların iyileşmesini kolaylaştırıyor.”

EKSOZOM TEDAVİSİYLE VÜCUDUN ONARIM GÜCÜ DESTEKLENİYOR

Prof. Dr. Çetinkaya, eksozomları şöyle açıkladı: “Kök hücreler tarafından üretilen bu parçacıklar iyileşmeyi destekleyen bilgiler, proteinler ve büyüme faktörleri taşır; yani hücrelerin birbirine ‘iyileş’ sinyali göndermesini sağlar. Eksozomlar yaralarda üç mekanizmayla etki eder: aşırı iltihabı kontrol altına alır, onarıcı hücrelerin daha aktif çalışmasını sağlar ve yeni damar oluşumunu destekleyerek yaranın beslenmesini ve iyileşmesini hızlandırır. Vücudun kendi hücreleri de eksozom üretir, ancak doğal miktar bazen yeterli olmaz. Eksozom tedavisinde; kök hücrelerden elde edilen eksozomlar laboratuvar ortamında yoğunlaştırılarak yara bölgesine uygulanır ve bu süreç dışarıdan desteklenmiş olur.”

PLASENTA YARALARI İYİLEŞTİRİYOR

Amniyotik membran hakkında bilgi veren Çetinkaya, “Plasenta, bebeği dış etkenlerden korur ve gelişimi boyunca ihtiyaç duyduğu birçok maddeyi sağlar. Doğumdan sonra artık kullanılmayan bu zar, özel işlemlerden geçirilerek tedavi amaçlı kullanılabilir hale getirilir. Özellikle zor iyileşen yaralarda etkili olan amniyotik membran, cilt üzerine ya da ihtiyaç duyulan başka bir bölgeye uygulanarak adeta bir biyolojik bandaj gibi görev yapar. İçerdiği doğal büyüme faktörleri ve proteinler sayesinde hücre yenilenmesini hızlandırarak hızlı iyileşme sağlar. Yaralı bölgede şişlik ve iltihabı azaltmaya, ağrıyı hafifletmeye yardımcı olur. Ayrıca yara izinin oluşmasını önleyebilir ve yeni, sağlıklı doku oluşumunu teşvik ederek doku onarımını destekler.”

35 yaş üstü gebelikler artıyor: Risklere karşı 6 kritik önlem
35 yaş üstü gebelikler artıyor: Risklere karşı 6 kritik önlem
İçeriği Görüntüle

ŞOK DALGALARI “İYİLEŞ” MESAJINI TAŞIYOR

Prof. Dr. Çetinkaya, şok dalga tedavisini şöyle tanımladı: “Tıbbi adıyla Extracorporeal Shock Wave Therapy, vücuda dışarıdan uygulanan ses dalgalarıyla iyileşmeyi hızlandırır ve özellikle zor kapanan yaralarda etkili sonuçlar verir. Düşük yoğunlukta ve kontrollü şekilde uygulanan şok dalgaları, cilt üzerinden yara bölgesine bir cihaz aracılığıyla gönderilir. Bu dalgalar cilde veya dokuya zarar vermeden hücrelerin çalışmasını hızlandırarak adeta vücuda ‘Harekete geç, kendini onar!’ mesajı iletir.”

GELECEĞİN TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Çetinkaya, diyabetik ayak tedavisinde yakında önemli gelişmelerin beklendiğini belirtti: “Yakında akıllı bandajlar yalnızca koruma sağlamayacak; yarayı analiz edecek, enfeksiyonu algılayacak ve ilaç salımı yaparak adeta ‘minik bir doktor’ gibi çalışacak. Daha saflaştırılmış eksozom ürünleri ile hazır jel ve spreyler geliştirilecek. 3D biyoyazıcılarla hastanın kendi hücrelerinden kişiye özel deri yamaları üretilebilecek ve vücut bu dokuyu daha kolay kabul edecek. Yaranın mikrobiyomunu koruyan probiyotik kremler kötü bakterileri baskılayarak doğal savunma sağlayacak. Ayrıca akıllı tabanlıklar, basınç sensörleri ve sıcaklık ölçen cihazlar sayesinde ayakta yara oluşmadan önce risk fark edilip önlem alınabilecek.”

Kaynak: BASIN BÜLTENİ