Antibiyotik direnci, modern tıbbın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri olarak öne çıkıyor. Dünya genelinde yılda yaklaşık 1,5 milyon kişi bu nedenle yaşamını yitirirken, Türkiye’de bu sayı 35 bin civarında. Ancak Acıbadem Üniversitesi’nden bilim insanları, bu krize karşı umut veren bir gelişme kaydetti.
Bağışıklık sisteminden ilham alınarak geliştirilen ve bakterilerin direnç geliştiremediği yeni nesil antibiyotikler, laboratuvar ve klinik örneklerde etkileyici sonuçlar ortaya koydu. Pek çok ölümcül enfeksiyon üzerinde etkili olan bu yenilikçi antibiyotiklerin, yakın gelecekte dünya ilaç endüstrisinin de ilgisini çekeceği öngörülüyor.
Acıbadem Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özge Can ve Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz’ün öncülüğünde, farklı disiplinlerden uzmanların bir araya geldiği bir ekip tarafından geliştirilen bu antibiyotikler, antibiyotik direncine karşı ciddi bir çözüm sunuyor. Bakterilerin genetik olarak direnç geliştiremediği bu özel moleküller, bağışıklık sisteminin doğal savunma mekanizmalarından esinlenilerek üretildi.
Prof. Dr. Özge Can, konuyla ilgili olarak, “Aslında dünya şu an, antibiyotiklerin gereksiz bir şekilde yaygın kullanımı sorunuyla mücadele ediyor. Piyasada var olan birçok antibiyotik artık etkili değil. Çünkü bakteriler bu ilaçlara karşı genetik değişikliklerle direnç geliştiriyor. Büyük ilaç firmaları yeni moleküller geliştirmekten çekiniyor; çünkü her yeni moleküle karşı kısa sürede direnç oluşuyor. İşte biz bu döngüyü kıracak bir çözüm bulduk” ifadelerini kullandı.
“BAKTERİLER BU MOLEKÜLLERE KARŞI SAVUNMASIZ”
Acıbadem Üniversitesi’nde 10 yılı aşkın süredir devam eden çalışmalara ve TÜBİTAK destekli projeye değinen Prof. Dr. Özge Can, “Geliştirdiğimiz antibiyotikler, bağışıklık sistemimizin doğal savunma mekanizmalarında yer alan peptit moleküllerden esinlenilerek üretildi. Bu moleküllerin yapısı helikal, yani matkap ucu gibi. Bakterinin çeperine girip delik oluşturuyor. Bu mekanizma nedeniyle bakteriler direnç geliştiremiyor. Çünkü bakteri, çeper yapısını genetik olarak kolayca değiştiremiyor” dedi.
245 KLİNİK ÖRNEKTE YÜZDE 100 BAŞARI
Yeni antibiyotikler yalnızca bakterilere değil, mantar türlerine karşı da etkili. Prof. Dr. Özge Can, “E. coli, S. aureus, Pseudomonas aeruginosa gibi dirençli bakterilerin yanı sıra Candida gibi mantar türleri üzerinde de etkili oldu. Toplamda 245 farklı klinik örnek üzerinde çalıştık. Hepsi çoklu ilaç direnci taşıyan ve piyasada var olan hiçbir antibiyotiğin işe yaramadığı bakterilerdi. Bizim antibiyotiğimiz hepsine karşı etkili oldu” ifadeleriyle çalışmanın gücünü ortaya koydu.
Gerçek hasta örneklerinde de test edilen antibiyotikler, laboratuvar ortamının ötesinde klinik başarı sağladı. Prof. Dr. Özge Can, “Hiçbir antibotiğin işe yaramadığı hastane enfeksiyonu örneklerinde bile antibiyotiğimizin etkili olduğunu gördük. Bu çok büyük bir gelişme” dedi.
Ayrıca moleküllerin insan hücrelerine toksik etkisi bulunmadığı ve üretimlerinin kolay olduğu vurgulanıyor. Prof. Dr. Özge Can, patent başvurusunun tamamlandığını ve dünya çapında ilaç firmalarıyla iş birliği görüşmelerinin başladığını belirtti.
“5 YIL İÇİNDE KLİNİK KULLANIMDA OLABİLİR”
Prof. Dr. Özge Can, sözlerini şöyle sürdürdü: “Amacımız, bu antibiyotiği 5 yıl içinde klinik kullanıma sunmak. Çok düşük bir ihtimalle bile olsa bakterilerin bu moleküllere direnç geliştirmesi oldukça zor. Çünkü hedef bakteri çeperi ve bu yapı, genetik olarak kolay kolay değiştirilemez. Bu açıdan geliştirdiğimiz antibiyotik molekülleri, çoklu ilaç dirençli mikroorganizmalara karşı oldukça etkili.”
Bilim dünyası, bu yeniliğin hastalara ulaşmasını ve dirençli enfeksiyonlara karşı yeni bir dönemin başlamasını sabırsızlıkla bekliyor.