Toksik ilişkiler, kişiyi hem duygusal hem de psikolojik olarak yıpratan, strese sokan ve özgüveni zedeleyen ilişki türleri olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, bu tür ilişkilerin sadece romantik bağlarda değil, arkadaşlık, iş hayatı veya genel sosyal ilişkilerde de görülebileceğini belirtiyor.

Atatürk’ün Efes Selçuk’a gelişi yapay zekâ ile canlandırıldı
Atatürk’ün Efes Selçuk’a gelişi yapay zekâ ile canlandırıldı
İçeriği Görüntüle

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, toksik ilişkilerde kişilerin kendini sürekli bitkin, çaresiz ve kullanılmış hissedebildiğini vurguluyor. Beyaz, “Sözel ve psikolojik şiddet, manipülatif davranışlar, aşağılayıcı veya kontrol edici tutumlar, cezalandırıcı davranışlar ve duygusal istismar toksik ilişkinin doğrudan belirtileridir.” dedi.

Tüm ilişkiler toksik olabilir

“Toksik” kelimesinin Türkçe’de tam karşılığı olmasa da anlam olarak zarar veren, zehirleyen ve uzak durulması gereken durumları çağrıştırdığını ifade eden Beyaz, ilişkiler için de aynı tanımın geçerli olduğunu söylüyor. Beyaz, “Umutsuzluk yaratan, özgüveni zedeleyen, strese sokan ilişki türleri için kullanılır. Toksik ilişkiler, romantik ilişki, arkadaşlık, iş ilişkileri veya genel sosyal ilişkilerde karşımıza çıkabilir.” diye ekliyor.

Bu belirtiler toksik ilişkinin kanıtı

Beyaz, toksik bir ilişkideki işaretleri şöyle sıralıyor:

Kişi kendini ilişkide sürekli bitkin, çaresiz ve kullanılmış hisseder.

İhtiyaçlarının göz ardı edildiğini, sürekli ikinci planda kaldığını düşünür.

Karşı tarafın ruh halindeki tutarsızlıkları fark eder ve bu durumdan strese girer.

Alınan kararlar veya yapılan davranışlar, suçluluk, korku, öfke gibi yoğun duygularla geri döner.

Karşı tarafı kırmamak için davranışlarına aşırı dikkat eder ve tepkilerinden endişe duyar.

Sözel ve psikolojik şiddet, manipülatif davranışlar, aşağılayıcı veya kontrol edici tutumlar, cezalandırıcı davranışlar ve duygusal istismar doğrudan belirtilerdir.

Beyaz ayrıca, “Yalan söylemek de bu tür ilişkilerde sıkça rastlanan bir işaret olabilir, ancak tek başına toksik ilişki varlığını kanıtlamaz, diğer belirtilerle birlikte değerlendirilmeli.” ifadelerini kullandı.

Yalnız kalma korkusu ilişkileri sürdürmeye neden olabiliyor

Uzman, toksik ilişkilerin çoğu zaman yalnızlık korkusu nedeniyle sürdürüldüğünü belirtiyor:

“Kişi, ilişkiyi sonlandırdığında başka birini bulamama veya yalnız kalma kaygısı yaşayabilir.” Beyaz, “‘Başka biri beni aynı şekilde sevmeyecek’ veya ‘eski çekiciliğim kalmadı’ gibi düşünceler, ayrılmayı zorlaştıran inançlardır. Ayrıca ilişki boyunca verilen emek, zaman ve sevgi, ilişkiyi sürdürme eğilimini güçlendirir. Alışkanlıklar ve rutinler de değişimden kaçınmayı beraberinde getirir. Birlikte geçirilen keyifli zamanlar, evde yalnız olmanın yarattığı güvensizlik duygusu, ilişkide kalmayı cazip kılar.” diyor.

Farkındalık korunmanın ilk adımı

Beyaz, toksik ilişkileri fark etmenin ve korunmanın ilk adımı olduğunu vurguluyor:

“Birey, belirtileri gözlemleyip, ilişki öncesi ve sonrası kendi halindeki değişimleri fark edebilir.” Farkındalık oluşturmak için düşünceleri ve duyguları not etmenin önemine dikkat çeken Beyaz, karşı tarafa sınırlar çizmenin, disiplinli ve tutarlı olmanın önemini de ekliyor.

Süreci yönetmek mümkün

Toksik ilişkilerin çoğunlukla boşanma veya pasif agresif iletişimle sonuçlandığını söyleyen Beyaz, sürecin yönetilebilir olduğunu ifade ediyor:

“Ancak kişi kendi üzerindeki etkilerini fark edip inkâr etmeyi bırakırsa, süreci yönetmek mümkün olabilir.” Beyaz, toksik ilişkiden kurtulmanın temelinin inkârı bırakmak ve yaşanan durumu gerçekçi şekilde kabul etmek olduğunu vurguluyor.

Son olarak Beyaz, sürecin sağlıklı ilerlemesi için şu önerilerde bulunuyor:

Kişinin kendisine iyi gelen etkinlikleri ve alışkanlıkları ihmal etmemesi.

Uzman desteği almanın duygusal iyileşmeyi hızlandırması.

İlişki sona erse bile etkilerin bir süre hissedilebileceğini kabul etmek.

Sabırlı olmak, kendine şefkat göstermek ve sezgilere güvenmek.

Kararları rasyonel ve farkındalıkla almak.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ