Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü öğretim elemanı Arş. Gör. Dr. Esin Deri tarafından yürütülen “Süt Sığırcılığında Sera Gazlarının Mitigasyonu İçin Biyoörtü Malzemelerinin Kullanılabilirliğinin Araştırılması” başlıklı proje, TÜBİTAK-1001 programı kapsamında desteklenmeye değer bulundu.

Ege Üniversitesi ARWU 2025’te büyük başarıya imza attı
Ege Üniversitesi ARWU 2025’te büyük başarıya imza attı
İçeriği Görüntüle

“HEDEF: ÇEVRE DOSTU VE SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM”

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, genç akademisyeni makamında ağırlayarak tebrik etti. Prof. Dr. Budak, “Bu önemli projeyle süt sığırcılığı sektöründe çevre dostu ve sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi amaçlanıyor. Üniversitemizin misyonuna uygun şekilde, bilimsel çalışmalarla hem sektöre hem de çevreye katkı sağlıyoruz. Bu tarz projeler, tarımda sürdürülebilirliğin bilimsel altyapısını oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

“BİYOLOJİK ÖRTÜLERLE METAN SALINIMI AZALTILACAK”

Proje hakkında bilgi veren Arş. Gör. Dr. Esin Deri, süt sığırcılığı işletmelerinde büyük bir sera gazı kaynağı olan sıvı gübrenin depolandığı lagünlerde, biyolojik bazlı örtü malzemeleri kullanılarak metan gazı salınımının azaltılmasının hedeflendiğini vurguladı.

Dr. Deri, “Projemiz, çevre dostu malzemelerle hem sera gazı emisyonlarını azaltmayı hem de tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini artırmayı amaçlıyor. Aynı zamanda çiftçilere ekonomik faydalar sunacak çözümler geliştiriyoruz” dedi.

“BİYOÖRTÜLER, TARIMDA YENİ BİR DÖNEM BAŞLATABİLİR”

Proje sonucunda elde edilecek verilerin, sera gazlarının azaltılmasında biyoörtü malzemelerinin önemli bir alternatif olabileceğini ortaya koyması bekleniyor. Esin Deri şu sözlerle projenin önemine dikkat çekti:

“Biyoçar esaslı malzemelerle geliştirilecek örtüler, özellikle metan gazının emilimi konusunda büyük avantaj sağlayabilir. Yerel ve global ölçekte çevre dostu tarım uygulamalarının yaygınlaşmasına önemli katkı sunacağız.”

“ÇİFTÇİLERE HEM ÇEVRESEL HEM EKONOMİK KAZANÇ”

Biyoörtülerin sadece çevresel değil, ekonomik açıdan da uygulanabilir olması çiftçilerin maliyetlerini düşürürken, çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlayacak. Böylece, bilimsel temele dayalı yeni uygulamalarla tarım sektöründe dönüşüm mümkün olacak.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ