İzmir’in kuzeybatısında, Karşıyaka, Çiğli, Menemen ve Foça sınırlarında yer alan Gediz Deltası, sadece doğal güzelliğiyle değil, eşsiz ekosistem yapısıyla da dikkat çekiyor.
14 bin 900 hektarlık büyüklüğe sahip sulak alan, Türkiye’nin en önemli kuş cennetlerinden biri olarak bilinirken, iklim değişikliği ve insan etkisi nedeniyle alarm veriyor.
Gediz Deltası, tam anlamıyla bir kuş cenneti. Dünyada nesli tehlike altında olan Tepeli Pelikan, Bozkır Delicesi, Sibirya Kazı ve Boz Kiraz Kuşu gibi nadir türler burada yaşam alanı buluyor.
Her yıl binlerce kuşun göç rotasında dinlendiği ve beslendiği delta, kış aylarında adeta hayat buluyor. Geçtiğimiz yıl yapılan KOSK (Kış Ortası Su Kuşları) sayımlarına göre 52 bin 291 su kuşu deltada kaydedildi. Yıllık toplamda ise 295 kuş türünün bölgede gözlendiği biliniyor.
Sadece kuşlarıyla değil, bitki çeşitliliğiyle de doğaseverlerin gözdesi olan Gediz Deltası, 316 farklı bitki türüne ev sahipliği yapıyor.
Endemik ve nadir bitkilerin bulunduğu delta, tuzcul ve tatlı su ekosistemlerinin birleşiminden oluşuyor.
Koylar, lagünler ve tuzlalarla dolu olan bölge, Ramsar Sözleşmesi kapsamında uluslararası öneme sahip sulak alan olarak tescillenmiş durumda.
Ancak Gediz Deltası’nın eşsiz doğal zenginliği her geçen yıl biraz daha tehdit altına giriyor.
Özellikle iklim değişikliği nedeniyle deniz suyunun iç kesimlere ilerlemesi, bölgedeki biyolojik dengeyi bozuyor. Ayrıca sanayi tesislerinin yarattığı kirlilik, kuraklık ve su kaynaklarının azalması deltadaki yaşamı doğrudan etkiliyor.
Uzmanlar, deltada dengeyi koruyabilmek için acil önlemler alınması gerektiğini belirtiyor. Seddelerin güçlendirilmesi, tatlı su girişlerinin artırılması ve insan kaynaklı baskının azaltılması öneriler arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Gediz Deltası, 1998 yılından bu yana Ramsar koruması altında bulunurken, 29 Aralık 2020 tarihinde Ulusal Sulak Alan Komisyonu tarafından güncellenen koruma planıyla daha sıkı önlemler alınması hedefleniyor. 2019-2023 yılları arasında uygulanan Sulak Alan Yönetim Planı kapsamında üç bölge sistemi oluşturuldu:
Tampon Alan: 32 bin 385 hektar
Hassas Koruma Bölgesi: 3 bin 561 hektar
Sürdürülebilir Kullanım Alanı: 3 bin 820 hektar
Kontrollü Kullanım Bölgesi: 217 hektar
Gediz Deltası aynı zamanda tarihi mirasıyla da ön planda. Bölge, Leukai Antik Kenti kalıntıları nedeniyle Arkeolojik Sit Alanı olarak da korunuyor. Hem doğa hem kültür açısından büyük potansiyel taşıyan bu sulak alan, yalnızca İzmir için değil tüm Türkiye için ekolojik bir hazine.
Uzmanlar ve doğaseverler, koruma planlarının etkin biçimde uygulanması için daha fazla denetim ve kamuoyu bilinci oluşturulması gerektiğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin en büyük deltalarından biri olan Gediz’in kaderi, önümüzdeki yıllarda alınacak önlemlerle şekillenecek.
Doğaya sahip çıkmak için geç kalmadan önlem almak şart. Gediz Deltası’nın sesine kulak verin!