Yeni eğitim-öğretim yılı kapıda, ancak öğrencileri sadece dersler ve sınavlar beklemiyor. Okullarda çocukların karşılaştığı görünmez tehlikelerden biri de akran zorbalığı. İstinye Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu’nun aktardığı bilgilere göre, dünya genelinde ve Türkiye’de her 3 çocuktan biri zorbalığa maruz kalıyor. Prof. Dr. Şalcıoğlu, akran zorbalığının hem akademik hem de psikolojik gelişimi olumsuz etkileyen boyutlarına dikkat çekiyor.
ZORBALIK ARTIK YALNIZCA OKULDA DEĞİL, DİJİTALDE DE VAR
Okullarda fiziksel, sözel veya cinsel eylemlerle kendini gösterebilen zorbalık, bazen doğrudan saldırı, bazen de alay etme ve dışlama gibi dolaylı yollarla ortaya çıkıyor. Günümüzde ise sosyal medya ve dijital platformlar, zorbalığın görünmez bir tehdit olarak yayılmasını sağlıyor. Prof. Dr. Şalcıoğlu, bu durumun çocukların hem akademik başarılarını hem de psikolojik sağlığını tehdit ettiğini vurguluyor.
ARAŞTIRMALAR: HER ÜÇ ÇOCUKTAN BİRİ ZORBALIĞA UĞRUYOR
Dünya çapında 83 ülkeyi kapsayan araştırmalar, 12–17 yaş arasındaki ergenlerin yaklaşık yüzde 30’unun zorbalık mağduru olduğunu ortaya koyuyor. En yüksek oranlar Doğu Akdeniz ve Afrika bölgelerinde görülürken, Avrupa’da bu oran daha düşük. Türkiye’de yapılan araştırmalara göre ise öğrencilerin üçte biri geleneksel okul zorbalığına, yaklaşık beşte biri ise siber zorbalığa maruz kalıyor. Erkek öğrenciler daha çok zorba rolünde yer alırken, kız öğrenciler siber zorbalığın hedefi oluyor. Prof. Dr. Şalcıoğlu, “Zorbalığın bu kadar yüksek oranlarda görülmesi, bunu yalnızca bireysel bir sorun değil, ciddi bir halk sağlığı meselesi haline getiriyor” diyor.
PSİKOLOJİK ETKİLER KISA VE UZUN VADEDE CİDDİ
Prof. Dr. Şalcıoğlu, zorbalığın çocuklar üzerinde uzun vadeli etkilerini şöyle anlatıyor:
“Akran zorbalığına maruz kalan çocuklar çoğunlukla utanç, korku, üzüntü ve öfke gibi yoğun duygular yaşarlar. Bu duygular onları içe kapanmaya, sosyal etkinliklerden uzak durmaya, fikirlerini ifade etmekten çekinmeye yöneltebilir. Bunlar uzun vadede ciddi psikolojik sorunlara dönüşebilir. Araştırmalar, zorbalığa maruz kalan çocuklarda kaygı, depresyon, travmatik stres, yeme bozuklukları gibi ciddi ruh sağlığı sorunları geliştiğini, bu çocuklarda kendine zarar verme davranışlarının ve hatta intihar girişimlerinin daha sık görüldüğünü gösteriyor. Dolayısıyla zorbalık yalnızca anlık bir çatışma değil, uzun vadede çocukların ruh sağlığını derinden etkileyen bir travma kaynağıdır.”
SOSYAL MEDYA VE EMPATİ EKSİKLİĞİ SORUNU BÜYÜTÜYOR
Siber zorbalığın yayılmasında sosyal medyanın etkisine de dikkat çeken Prof. Dr. Şalcıoğlu, “Zorbalık, basit bir ‘kötü niyet’ meselesi değildir. Sosyal hiyerarşilerde güç kazanma ve bunu sürdürme çabasıdır. Çocuk, çevresinden dikkat, onay, saygı veya somut ödüller elde ettikçe bu davranışı sürdürüyor. Empati yetisi zayıf olan çocuk davranışlarının yol açtığı zararı fark etmeyebiliyor. Sosyal medyanın sunduğu ‘beğeni’ ve ‘takipçi’ gibi görünür ödüller ise siber zorbalığı pekiştiriyor” diyor.
AİLELERE KRİTİK ROL
Prof. Dr. Şalcıoğlu, ailelerin akran zorbalığına karşı alacağı önlemleri şöyle özetliyor:
“Çocuklarını zorbalığa karşı bilinçlendirmek için evde basit ama etkili adımlar atabilirler. Öncelikle zorbalığın ne olduğunu ve hangi davranışların kabul edilemez olduğunu konuşmak gerekiyor. Millî Eğitim Bakanlığı’nın sitesindeki bilgilendirici kaynaklar faydalı olabilir. Çocuklara hem mağdur olduklarında hem de tanık olduklarında sessiz kalmamalarını öğretmek, onları koruyucu bir bilinçle donatır. Ayrıca çocukların davranışlarındaki değişiklikleri fark etmek ve duygularını ifade edebilecekleri güvenli bir ortam yaratmak çok önemli. Zorbalığa uğrayan çocuk desteklenmeli, aile okulla iletişime geçerek çözüm yolları aramalıdır. Zorbalık yapan bir çocuğu olan aileler de empatiyi geliştiren sohbetlerle sorumluluk almalı. Öğretmenlerle düzenli iletişim ise hem mağdur hem de zorba çocukların sağlıklı gelişimini destekleyen önleyici adımlar arasında yer alır.”