8 hafta sürecek program kapsamında, akademisyenler çeşitli konularda halkla buluşacak. İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen seminer dizisinin ilk haftasında, Yeni Medya ve İletişim (İngilizce) Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bahar Muratoğlu Pehlivan, “Eleştirel Düşünme Becerileri: Zihnimizin Tuzaklarını Tanımak” başlıklı sunumuyla katılımcılarla bir araya geldi.
Doç. Dr. Pehlivan, eleştirel düşüncenin önemini vurgulayarak, “Eleştirel düşünme, en basit tanımıyla insanın kendi düşüncesi üzerine düşünmesi ve bu eylem üzerine eleştirel bir bakış açısı kazanmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Kendi düşüncemiz zannettiğimiz fikirler aslında öğrenilmiş kabuller

Doç. Dr. Pehlivan, insanların düşüncelerinin çoğu zaman doğdukları andan itibaren çevre ve eğitim yoluyla şekillendiğini belirtti:
“Kültür, içine doğduğumuz andan itibaren gündelik yaşam pratiklerimizi belirler. Biz bunları sorgulamadan alışkanlığa dönüştürürüz. Eleştirel düşünür olabilmek için öncelikle bu içselleştirilmiş kabulleri fark etmemiz, otoritelerden bağımsız düşünebilmemiz ve kanıta dayalı karar verme mekanizmasını çalıştırmamız gerekir. Kendi kültürümüze, kendi düşünme sistemimize, kendi alışkanlıklarımıza eleştirel bir gözle, sorgulayıcı bir gözle bakabilmeyi başarmak, aynı zamanda şu da demek; kendi toplum ve kültürümüze ait olmayan ve yaşam pratikleri açısından bizden uzak olan toplum ve kültürleri ve bu kültürlerde yetişmiş olan insanları da anlayabilmek ve o kültürlere karşı da bir aslında anlayış ve nesnel bir bakış gerektirebilmek demek. Dolayısıyla aslında insanlar arasındaki din, dil, kültür gibi birtakım farklılıklar adil ve tarafsız düşünmemize engel olmamalı.”
Rasyonel düşünmenin önündeki engeller
Doç. Dr. Pehlivan, ben merkezcilik (egosentrizm) ve grup merkezcilik (sosyosentrizm) kavramlarının eleştirel düşünmeyi zorlaştırdığını belirtti:
“İnsan, kendi inançlarını sürdürmek için bazen tutarsız ve irrasyonel davranabilir. Ben merkezci tavırda amaç, nesnel ve doğru bilgiye ulaşmak değil, kendi düşüncesini haklı çıkarmaktır. Bu yüzden kişi, kendisini doğrulayan kanıtları görürken, fikrini çürüten delilleri görmezden gelir.”
Grup merkezciliğin toplumsal kutuplaşmaların temelini oluşturduğunu vurgulayan Pehlivan, “İçinde bulunduğumuz grup; bu bir millet, bir futbol takımı veya bir siyasi parti olabilir, bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu dikte eder. Kendi grubumuzun hatalarını örtbas ederken, karşı grubun hatalarını mercek altına alırız. ‘Biz iyiyiz, onlar kötü’ kabulüyle hareket ederiz. Oysa eleştirel düşünce, ‘Başka bir toplumda doğsaydım aynı değerlere sahip olur muydum?’ sorusunu sorabilmeyi gerektirir.” ifadelerini kullandı.
Sahte bilimler ve mantık hataları
Doç. Dr. Pehlivan, sahte bilimlerin (pseudoscience) bilimsel görünüme sahip ama yanlışlanabilir olmaktan uzak olduğunu anlattı. Ayrıca, insanların fallarda ve burç yorumlarında kendilerini bulmalarını sağlayan “Barnum Etkisi” ve günlük hayatta sıkça karşılaşılan mantık hatalarını örneklerle açıkladı:
Ad Hominem: “Karşıdaki kişinin fikrini yanlışlamaya çalışırken doğru gerekçeler sunmak yerine, o fikirle ilgisiz olan ama o kişinin kişiliğine saldırı içeren argümanlar kullanmaktır.”
Çöp Adam (Straw Man) yanılgısı: “Karşı tarafın argümanını karikatürize ederek ve abartılı yorumlar kullanarak saptırmaktan bahsediyoruz.”
Post Hoc: “Zamansal olarak ardışık olan iki olay arasında, sadece biri daha önce diğeri daha sonra gerçekleştiği için nedensel bir ilişki varmış gibi davranmaktır.”
Küçük örneklerden büyük genellemeler: Az sayıda örnek üzerinden genelleme yapmanın risklerini anlattı.
Doğal olanın iyi olduğu yanılgısı: “Doğadaki olgular bize iyi, doğru veya ahlaki olanı vermez; değer içermezler.”
Korelasyon ve nedensellik karışıklığı: İki değişken arasında ilişki var diye her zaman neden-sonuç ilişkisi çıkarmamak gerekir.
Otorite ve çoğunluk yanılgısı: Bir fikri yalnızca otorite söylediği veya çoğunluk yaptığı için doğru kabul etmek mantık hatasıdır.
İspat yükü ve döngüsel nedensellik: Henüz kanıtlanmamış bir konuyu tersinin ispatlanamamasına dayandırmak veya bir argümanı kendisine dayandırarak ispatlamak yanlış akıl yürütmedir.
8 hafta boyunca farklı konular
Seminer dizisi, eleştirel düşünmeden dijital görgü kurallarına, Türk dizilerinin sosyolojik analizinden bilinçli tüketiciliğe kadar geniş bir yelpazede konuları içeriyor. Program kapsamında öne çıkan seminerler şunlar:
3 Aralık: Türk Dizilerini Okumak – Doç. Dr. Esennur Sirer
17 Aralık: Dijital Netiket ve Etik İletişim – Prof. Dr. Gül Esra Atalay
24 Aralık: Etkili İletişim ve Kişisel Marka – Doç. Dr. Özge Uğurlu Akbaş
7 Ocak: Bilinçli Tüketici Olmak – Prof. Dr. Özgül Dağlı
21 Ocak: Tasarım Okumaları – Prof. Dr. And Algül
4 Şubat: Kent Okumaları – Doç. Dr. Cem Tutar
11 Şubat: Yurttaş Haberciliği – Prof. Dr. Süleyman İrvan
Seminerler her Çarşamba saat 20.00’de çevrimiçi olarak gerçekleşiyor. Katılım ücretsiz olup, programı tamamlayanlara “Dijital Katılım Sertifikası” veriliyor.




