Barınma hakkının temel bir insan hakkı olduğunu vurgulayan Akbaş, yaşanan fiyat artışlarının sadece dar gelirli vatandaşları değil, artık orta sınıfı da derinden etkilediğini söyledi.
LÜKS DEĞİL TEMEL BİR HAKTIR
Şeyhmus Akbaş, artan konut, kira ve arsa fiyatlarının toplumsal bir krize dönüştüğünü ifade ederek, "Barınma hakkı ne yazık ki her geçen gün daha erişilemez bir hale geliyor. Kredi faizlerinin tırmanması, konut fiyatlarındaki kontrolsüz artış, sadece sabit gelirli vatandaşları değil, orta gelir grubunu da konut sahibi olma hayalinden uzaklaştırıyor" dedi.
SANAYİCİYİ EMLAKÇIYA DÖNÜŞTÜRÜYOR
Akbaş, konut piyasasındaki spekülatif yükselişlerin ekonomiye ve üretime büyük zarar verdiğini belirterek şunları söyledi: "Arsa ve konut fiyatlarındaki kontrolsüz artış, yatırımcının yönünü sanayiden alıp emlak piyasasına çevirdi. Bu durum, Türkiye'nin üretim gücünü zayıflatıyor. Kolay yoldan kazanç sağlama arzusu, kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biridir."
ARTIŞLAR MANİPÜLASYONA DAYANIYOR
DİSİDER’in yaptığı analizlere göre, inşaat malzemeleri ve işçilik maliyetlerinde ciddi bir artış yaşanmazken, konut ve arsa fiyatlarının adeta uçuşa geçmesi ekonomik gerçeklerle bağdaşmıyor. Akbaş, "Bu tablo açıkça gösteriyor ki piyasa, manipülatif bir sürecin etkisi altında" dedi.
SOSYAL DOKU SARSILIYOR
Akbaş, konut krizinin sadece bireyleri değil, şehirlerin sosyal yapısını ve ekonomik sürdürülebilirliği de tehdit ettiğini belirtti. “Fiyatlardaki bu artış enflasyonu körüklüyor, toplumsal adaleti sarsıyor ve ekonomik istikrarı zedeliyor” diye konuştu.
KONUT YAŞAM HAKKIDIR
Konutun bir yatırım aracı değil, temel bir yaşam hakkı olması gerektiğini vurgulayan Akbaş, sektör oyuncularını sorumlu ve vicdanlı davranmaya çağırdı. "Topluma karşı duyarlı politikalar geliştirme zamanı geldi. Aksi halde sadece konut satışları değil, tüm inşaat sektörü büyük bir çıkmaza sürüklenecektir" dedi.
TOKİ’YE VE YEREL YÖNETİMLERE ÇAĞRI
Şeyhmus Akbaş, TOKİ’nin deprem konutlarında gösterdiği başarının sosyal konut projelerine de yansıtılması gerektiğini belirterek, 30 Haziran 2025’te sona erecek yerinde dönüşüm uygulamasının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Akbaş, kamuya ait arsaların yapı kooperatiflerine ve konut üreticilerine uygun şartlarda tahsis edilmesinin hem TOKİ’nin yükünü azaltacağını, hem de piyasaya denge getireceğini savundu.
YEREL YÖNETİMLER ARSA RANTIYLA MÜCADELE ETMELİ
Akbaş, yerel yönetimlerin arsa rantı ile mücadelede daha etkin rol üstlenmesi gerektiğini ifade ederek, “Uydu kentler kurulmalı, sosyal konut projeleri hızla devreye sokulmalı. Bugün alınacak önlemler, yarının şehirlerini ve toplumsal huzurunu belirleyecek” dedi.
DİSİDER OLARAK SORUMLULUĞA HAZIRIZ
DİSİDER olarak çözüm süreçlerinde aktif rol almaya hazır olduklarını dile getiren Akbaş, “Barınma hakkı kutsaldır. Bu hakkın korunması hepimizin ortak görevidir. Toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.