Anadolu’nun köklü el işleme sanatlarından biri olan ahşap oymacılığı, geçmişte cami, konak ve saray süslemelerinde önemli bir yere sahipti. Ancak modern mobilya üretiminin yaygınlaşmasıyla birlikte bu sanat zamanla unutulmaya yüz tuttu. Son yıllarda ise özellikle emeklilerin hobi olarak yönelmesiyle oymacılık yeniden canlanmaya başladı.
“Amacımız bu sanatı yeniden canlandırmak”
Babası sayesinde yedi yaşında oymacılığa başladığını belirten Aşir Güler (50), bu sanatın günümüzde çok az kişi tarafından yapıldığını söyledi. “Oymacılık artık kaybolmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alıyor. Ancak biz bu sanatı tekrar canlandırmak, güncellemek ve yaygınlaştırmak için çabalıyoruz. Açtığımız kurslarla yeni insanlar yetiştiriyoruz,” dedi.
“Ahşap insanın ruhuna iyi geliyor”
Kendisine ait kurs yerinde yeni kursiyerler yetiştiren Güler, ahşap oymacılığının insanlara huzur veren bir uğraş olduğunu vurguladı. “Bu işe başlayan biri şehir hayatının stresinden uzaklaşıyor. Çünkü doğal bir malzemeyle çalışıyorsunuz. İnsan binlerce yıldır ahşapla iç içe. Aslında genetik olarak hepimizde ahşaba dair bir bilgi var,” ifadelerini kullandı.
“Sanal dünya insanları sanattan uzaklaştırdı”
Güler, modern yaşamın ve sanal dünyanın insanları doğadan kopardığını belirterek, ahşap sanatının bu kopuşa bir denge getirdiğini söyledi: “Son 10-15 yılda insanlar sanattan ve estetikten uzaklaştı. Ahşap oyma işi insanlara iyi geliyor; ruhlarını dinlendiriyor ve kendilerini iyi hissettiriyor.”
"Kaybolan bu mesleği yaşatmaya çalışıyorum"
Ahşap işlemeciliğinin insan ruhuna dokunduğunu aktaran Güler, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Gerçek bir işle uğraşıyorsunuz; dokunuyorsunuz, oyarken hissediyorsunuz, sesini duyuyorsunuz, el aletleriyle çalışıyorsunuz. Ceviz, meşe, ıhlamur, kestane, kiraz gibi birçok ağaç türüyle tanışıyorsunuz. Her biri farklı karakterde ve her birinden çok şey öğreniyorsunuz. Bu nedenle, özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar için bu tür bir işle uğraşmak ruhu dinlendiriyor, insanı rahatlatıyor ve aynı zamanda bir sanat, bir meslek kazandırıyor. Bu işe başladığınızda kendinizi adeta kaybediyorsunuz, dalıp gidiyorsunuz. O süreci yaşarken bile huzur buluyorsunuz. Sonuçta da ortaya güzel bir iş çıkıyor ve bu da ayrı bir mutluluk kaynağı oluyor. Ancak bu sadece sonuç odaklı bir uğraş değil; asıl değerli olan, o süreci yaşamak. Ben bu işi yaklaşık 40 yıldır yapıyorum. Küçük yaşta aile mesleği olarak başladım. Gerçekten bu bilgiyi başkalarına aktarmam gerektiğini düşündüm. Çünkü aksi halde bu bilgiyle ne yapacağım? Mezara mı götüreceğim? Bu nedenle yaklaşık 5 yıldır kurs veriyorum. Bugüne kadar 300’e yakın kursiyerim oldu ve ustalaştırma programları da yapıyorum. Şu anda kendi atölyemde bu kursları sürdürerek hem bilgimi paylaşıyor hem de kaybolan bu mesleği yaşatmaya çalışıyorum."
"Ahşap oymanın terapisttik bir tarafı var"
Yaklaşık 2 yıldır ahşap oymacılığı ile uğraştığını ifade eden emekli Seda Güldoğan (51), haftada 2 gün ahşap oymacılığı atölyesine geldiğimi söyledi. Üretme fikrinden yola çıkarak ahşap oymacılığına başlayan Güldoğan, "Özellikle ileri yaşlarda, çocuklar evden gittikten ve bir anne olarak artık onlarla ilgilenmeye ihtiyaç kalmadığında, bir hobi arayışındaydım. Ahşap fikri bana çok sıcak geldi. Hocamın Foça'daki sergisini görmüştüm ve çok hoşuma gitmişti. Yapabilir miyim, yapamaz mıyım emin olamamıştım ama hocam yapılabileceğini gösterdi. Ben de hoşuma gittiği için devam ettim. Ahşap oymacılığının, insanı anda tutan bir hobi olduğunu düşünüyorum. Çünkü o an başka hiçbir şeyle uğraşacak ya da düşünecek vaktiniz olmuyor. Sadece ahşabın içinden çıkarmak istediğiniz şeye odaklanıyorsunuz. Bu yüzden ahşap oymanın terapisttik bir tarafı olduğunu düşünüyorum. Biraz dış dünyadan soyutlandığınız, geçmişi ya da geleceği değil sadece tokmağın vurduğu alanı gördüğünüz ve yaşadığınız bir hobi gibi geliyor" sözlerini kullandı.
"Bu, bir hobiden daha fazlası"
Ahşap oymacılığı sanatına oyma kapı yapma merakıyla başladığını belirten emekli Özgür Özaksu (53), "Ancak bu işe doğrudan kapı oyarak başlanmıyor. Oyma yaparken aynı zamanda motif ve desen öğreniyoruz. Kullanılan teçhizatı da tanımak ve doğru şekilde kullanmayı öğrenmek gerekiyor. Yaptığınız eser gün geçtikçe şekil buluyor, güzelleşiyor ve beğeni topluyor. Elektriğin olmadığı dönemlerde gaz lambası ışığında çalışan ustaların kullandığı geleneksel yöntemlerle aynı yollardan geçerek benzer ürünler üretmenin ne kadar keyifli olduğunu fark ettim. Ahşabın içine çok güzel sanat eserlerini sığdırabilen arkadaşlarım oldu. Önce hayret ettim, sonra ben de yapabildiğimi gördüm. Bu işin çok zor olmadığını, sadece istemenin yeterli olduğunu anladım. İnanın, çok yetenekli olmanız gerekmiyor. Sadece doğru ustanın yanında, doğruları öğrenerek ilerlerseniz yapamayacağınız hiçbir ahşap oyma eseri yok. Zamanla şunu fark ediyorsunuz. Televizyon, sosyal medya, cep telefonu, bilgisayar ve telefon oyunları bu dünyada zamanımızı çalıyor ve çoğu zaman ne kaybettiğimizin farkına varmıyoruz. Ancak ahşapla uğraşırken insanın ruhunda bir dinlenme hissi oluşuyor. Bu, gerçekten bir hobiden daha fazlası. Bence ruhunu dinlendirmek, kendini bulmak ve kendi sesini duymak isteyen herkesin yapabileceği güzel bir uğraş. Herkese tavsiye ederim" ifadelerini kullandı.