Klinik Psikolog Dilara Boyraz Giriş, doğum sonrası dönemin kadınlar için hem fiziksel hem de duygusal açıdan yoğun değişimler içerdiğini belirterek, yeni annelerin büyük kısmında görülen “lohusalık hüznü” hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Acıbadem Adana Hastanesi’nden Psikolog Giriş, bebek bekleme sürecinin genellikle mutlulukla karşılandığını ancak doğum sonrası sürecin ebeveynler için uyku eksikliği, yeni sorumluluklar ve gündelik alışkanlıklardaki değişimlerle birlikte zorluklar da getirdiğini söyledi. Yeni annelerin bir anda mutlu hissedip kısa süre sonra ağlamaya başlayabileceğini vurgulayan Giriş, şu bilgileri verdi:
"Hamilelik ve doğum sonrası dönemde bir kadın fiziksel, hormonsal ve duygusal değişimler yaşar. Buna bağlı olarak anneliğin ilk birkaç günü veya haftasında, beden ve duygular yeni şartlara uyum sağlarken üzüntü hissetmek olağan bir durumdur. Bu duruma lohusalık hüznü de denilmektedir. Lohusalık hüznü en fazla 2 ila 3 hafta sürer ve kendiliğinden geçer. Aslında, yeni annelerin yüzde 80'i lohusalık hüznü yaşar, ancak bu birkaç ay sürmez ve anneyi üzgün, değersiz, çaresiz, umutsuz ve neşe hissedemez hale getirmez. Lohusalık hüznü doğum sonrası depresyonu değildir."

DOĞUM SONRASI DEPRESYON RİSKİ YÜZDE 20

Anneliğin kimi zaman bunaltıcı ve yorucu olabileceğini söyleyen Psikolog Giriş, doğum sonrası depresyonun lohusalık hüznünden farklı olduğunun altını çizdi.

"Doğum sonrası depresyon yeni annelerin yüzde 15-20’sini etkilemektedir. Özellikle yaygın risk faktörleri arasında anksiyete veya depresyon öyküsü, hormonsal dalgalanmalar, sosyal destek eksikliği, travmatik doğum deneyimleri, stresli yaşam olayları, maddi sıkıntı veya ilişki zorlukları, toplumsal beklentiler önemli risk faktörleridir."

GÜNLÜK YAŞAMI ETKİLİYOR

Bu sürecin yalnızca ruhsal değil, günlük yaşamı da doğrudan etkilediğini belirten Giriş, doğum sonrası depresyonun belirtilerini şöyle aktardı:

"Bu anneler duş alamazlar, bitkin olsa bile uyuyamaz, yemek yiyemez, sohbet edemez, emzirmekte zorluk çekebilir, içine kapanabilir veya kendini izole edebilir. Bu, her yeni anne için zaman zaman söylenebilir, ancak özellikle doğum sonrası iki ila üç haftadan sonra her zaman geçerli değildir. Bununla beraber anksiyete bozuklukları da genellikle birlikte görülebilir."

Durumun şiddetlendiği, belirtilerin geçmediği ya da sıklaştığı hallerde mutlaka profesyonel destek alınması gerektiğini vurgulayan Giriş, erken müdahalenin önemine işaret etti.

DESTEK ALMAYI ZORLAŞTIRAN ÖNYARGILAR

Toplumda annelikle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler bulunduğunu söyleyen Psikolog Giriş, bunun tedavi arayışını zorlaştırdığını dile getirdi:

"Doğum sonrası depresyon ve anksiyete yaşayan kadınlar, ruh sağlığıyla ilgili damgalanma, yaşadıkları zorluklardan dolayı suçluluk veya utanç duyguları ve başkalarının yargılamasından ve yetersiz veya yeterince iyi görülmemekten korktukları için destek veya tedavi arama konusunda sıklıkla zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Suçluluk ve utanç duyguları nedeniyle depresyon belirtilerini bildirme ve doğum sonrası takip randevularında destek arama ihtimalleri daha düşüktür."

Mevsim geçişlerinde uzmanlardan 'zırh etkili' çözüm
Mevsim geçişlerinde uzmanlardan 'zırh etkili' çözüm
İçeriği Görüntüle

Yeni doğan bebeğin düzenli kontrollerinin olduğu gibi, annelerin de yakından gözlemlenmesi gerektiğini belirten Giriş, sözlerini şu uyarıyla tamamladı:

"Bu nedenle nasıl ki yenidoğan bir bebeğin belirli rutinlerde kontrolleri oluyorsa doğum yapmış anneler için de eşlerinin, kadın doğum ve çocuk doktorlarının özellikle annelere dikkat etmeleri ve gözlemlemeleri gerekiyor."

Kaynak: İHA