Bölgedeki son büyük sarsıntılar 4.9 ve 4.3 büyüklüğünde gerçekleşti. Jeoloji uzmanı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, CNN Türk canlı yayınında bölgedeki sismik aktiviteye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Yüzlerce Tren Rayı Gibi Faylar Var"
Prof. Dr. Üşümezsoy, Sındırgı bölgesindeki fay yapısının karakteristik özelliklerini anlatarak, bu durumun büyük bir deprem riskini nasıl etkilediğini Santorini örneğiyle açıkladı:
"Kuzey-güney doğrultulu bu faylar, sürekli deprem yapan faylar, ancak büyük bir fay düzlemine ulaşmadığı için büyük deprem yapmıyor. Geçen gün de belirtmiştim; Santorini örneğinde olduğu gibi, yan yana, birbirine paralel yüzlerce tren rayı gibi faylar var. Bunlar büyük risk yaratmaktan uzaklaşıyor, çünkü fay düzlemleri (kırılma yüzeyleri) büyük değil."
Bu yapının, enerjinin tek bir büyük kırılma yerine, birbirine yakın küçük segmentler arasında dağılmasına neden olduğunu ima etti.
Sındırgı'daki Son Deprem: Artçı mı, Yeni Kırılma mı?
Üşümezsoy, bölgede daha önce yaşanan sarsıntıları hatırlatarak, son depremin Sındırgı'da meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki depremin gerçek artçısı olabileceği üzerinde durdu:
Bölgede önce güneye doğru bir kırılma yaşandı.
Ardından 6.1 büyüklüğünde ikinci bir deprem oluştu.
Daha sonra 5.0 civarında bir sarsıntı yaşandı.
Son gerçekleşen sarsıntıların, kuzeye doğru ilerleyerek Sındırgı'nın hemen altında meydana geldiğini belirten Üşümezsoy, bu depremin "6.1'lik depremin gerçek artçısı olabilir" yorumunu yaptı.
Ancak, bu depremin Gelenbe fayından ziyade Sındırgı'nın normal fay hattının hemen batısında kırılmayan bir segmenti üzerinde de olabileceğini belirtti. Böyle bir durumda, bu deprem artçı olmaktan çıkıp komşu bir fay segmentinin kırılması anlamına gelebilir:
"Gördüğünüz gibi tam Sındırgı'nın batısında, kuzeyinde olan deprem ilk depremin artçısı veya onun yanındaki bir segmentin üzerinde olan bir kırılma."
Prof. Dr. Üşümezsoy'un açıklamaları, bölgedeki sismik aktivitenin karmaşık bir fay sisteminde küçük kırılmalar şeklinde devam ettiğini ve büyük bir ana fay düzlemi riski taşımaktan ziyade, yanal segmentlerin hareketliliğini gösterdiğini ortaya koyuyor.




