Jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz, 23 Nisan’da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin Marmara Denizi altındaki faylar üzerinde ek stres yarattığını belirterek, beklenen büyük Marmara depreminin zamanlamasının öne çekilmiş olabileceğini söyledi. Tüysüz, özellikle İstanbul’a yakın kilitli fay segmentlerine dikkat çekti.

Almanya’daki Helmholtz Yerbilimleri Merkezi öncülüğünde yürütülen ve Science dergisinde yayımlanan araştırma, Ana Marmara Fayı’ndaki sismik hareketliliğin batıdan doğuya doğru ilerlediğini ortaya koydu. Çalışmada, Marmara’nın batı ve orta kesimlerinde başlayan depremler ile 2019 Silivri depremi ve 23 Nisan 2025’teki 6,2’lik sarsıntının, zincirleme bir kırılma ve gerilim aktarımını işaret ettiği vurgulandı. Bu sürecin, uzun süredir kırılmamış olan İstanbul açıklarındaki kilitli fay bölümlerinde gerilim birikimini artırdığı belirtildi.

“6,2’lik deprem süreci hızlandırmış olabilir”

NTV canlı yayınında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Okan Tüysüz, 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından artçı sarsıntıların doğuya doğru ilerlediğine dikkat çekti. Bu hareketliliğin, Adalar ve Avcılar açıklarındaki kilitli fay segmentleri üzerinde ek stres oluşturduğunu belirten Tüysüz, büyük depremin zamanlamasının bu nedenle öne çekilmiş olabileceğini ifade etti.

“Marmara’da deprem olmayacak” söylemine tepki

Sosyal medyada dile getirilen “Marmara’da büyük deprem olmayacak” iddialarını bilimsel bulmadığını söyleyen Tüysüz, bu tür açıklamaların toplumda rehavet yarattığını vurguladı. Marmara Bölgesi’nde son büyük depremin 1766 yılında yaşandığını hatırlatan Tüysüz, o tarihten bu yana faylarda ciddi bir stres birikiminin sürdüğünü dile getirdi.

İlk bölümüyle gündem olmuştu: Jasmine dizisi hakkında flaş karar
İlk bölümüyle gündem olmuştu: Jasmine dizisi hakkında flaş karar
İçeriği Görüntüle

İstanbul için kentsel dönüşüm ve tatbikat çağrısı

İstanbul’da yaklaşık 1 milyon 200 bin bina bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Okan Tüysüz, olası büyük depreme karşı hazırlıkların gecikmeden hızlandırılması gerektiğini söyledi. Kentsel dönüşümün hayati önemde olduğunu ancak tek başına yeterli olmayacağını belirten Tüysüz, toplumun deprem öncesi ve sonrası süreçlere yönelik bilinçlendirilmesi ve düzenli tatbikatların zorunlu olduğunu ifade etti.

Kaynak: HABER MERKEZİ