İzmir’de sıcak yaz aylarıyla birlikte yeniden alevlenen su krizi, siyasetin de ana gündem maddelerinden biri olmaya devam ediyor. AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, yaptığı açıklamada, sorunun sadece su kaynaklarının yetersizliği değil, yanlış su yönetimi olduğunu ifade etti.
Kaya, özellikle İZSU tarafından açıklanan ve kamuoyuyla paylaşılmayan bazı veriler ışığında dikkat çekici iddialarda bulundu.
“HER 3 BARDAK SUDAN BİRİ TOPRAĞA KARIŞIYOR”
Mahmut Atilla Kaya, İZSU verilerine dayandırdığı açıklamasında, İzmir genelinde kayıp-kaçak oranının yüzde 31,52 olduğunu söyledi. Bazı bölgelerde ise bu oranın yüzde 50'ye yaklaştığını vurgulayan Kaya, şöyle konuştu:
“Bu, her 3 bardak sudan 1’inin musluğa ulaşamadan toprağa karıştığı anlamına gelir. Yani şebekedeki büyük zafiyetin, su kıtlığından daha büyük bir tehdit haline geldiğini görüyoruz.”
Kaya'nın açıklamasının tamamı şu şekilde;
"İzmir'de sorun suyun kaynağı değil, suyun yönetimidir!
İzmir'de içme suyu konusunda konuşulması gereken asıl mesele, kaynakların azalması ya da yetmemesi değildir. En ciddi sorun, üretilen suyun ne kadarının gerçekten halkın musluğuna ulaştığıdır.
İZSU'nun 2021 yılı verilerine göre İzmir genelindeki kayıp-kaçak oranı %31,52'dir.
Bu, her 3 bardak sudan 1'inin musluğa ulaşamadan toprağa karıştığı anlamına gelir.
Bazı ilçelerde ise tablo çok daha vahim!
• Kınık: %55,00
• Bergama: %48,00
• Seferihisar: %43,58
• Kiraz: %40,59
Yani bazı bölgelerde, üretilen suyun neredeyse yarısı kaybolmaktadır.
Daha çarpıcı olan ise İZSU'nun bu oranları gizlemeye başlamasıdır.
2021 sonrası faaliyet raporlarında yalnızca merkezdeki 11 ilçe esas alınmakta, böylece şehir genelindeki kayıp-kaçak oranı yapay biçimde %26,77'ye "düşürülmüş" gibi gösterilmektedir. Kırsal ilçeler ise yok sayılmaktadır.
Ancak 2023 yılı Sayıştay Raporu bu örtbası ortaya çıkarmıştır.
İZSU'nun kamuoyuyla paylaşmadığı 2022 yılı verileri, durumun gizlendiğini ve gerçeğin çok daha kötü olduğunu belgeliyor.
Bu sadece teknik bir sorun değildir.
• Barajlar inşa ediliyor, kuyular kazılıyor, pompalar çalıştırılıyor. Ancak milyarlarca liralık yatırımlarla üretilen içme suyu, daha musluğa ulaşamadan sistem içinde kayboluyor.
• Son 5 yılda, tam 6 milyar 135 milyon TL'lik içme suyu, İZSU'nun şebekesindeki kayıplar nedeniyle heba oldu.
İklim krizi derinleşirken, suyun stratejik bir değere dönüştüğü bir dönemde bu durum yalnızca bir yönetim zafiyeti değil, aynı zamanda büyük bir kamu kaynağı israfıdır.
Tüm bu gerçeklere rağmen, İzmir'de hâlâ "dirençli kent" masalları anlatılıyor. Kayıp-kaçak sorununu gündeme getirenler ya susturuluyor ya da "siyaset yapıyor" diye yaftalanıyor.
Ancak rakamlar çok net.
• İstanbul'da kayıp-kaçak oranı %18,63 olarak görülmektedir.
• Bursa'da %19 olarak tespit edilmiştir.
İzmir ise hâlâ %30'un üzerinde ve bazı ilçelerde %50'yi aşan oranlarla Türkiye'nin en yüksek su kaybı yaşayan şehirlerinden biri konumundadır.
Bu haliyle İzmir'in su yönetimi ne dirençlidir, ne de sürdürülebilirdir.
Çünkü sorun suyun kaynağında değil, su yönetimindedir."
“İZSU BU ORANLARI GİZLEMEYE BAŞLADI”
Açıklamasında İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZSU’ya da sert eleştiriler yönelten Kaya, kayıp-kaçak oranlarının gizlenmeye başlandığını iddia etti. Kentin bazı bölgelerinde üretilen suyun neredeyse yarısının kaybolduğunu belirten Kaya, "Siyasi sorumluluk üstlenmek yerine veriler saklanıyor, ama gerçekler su gibi ortada" dedi.
“TASARRUF TEDBİRİ SÖYLEMDE KALMASIN”
AK Partili vekil ayrıca, alınan tasarruf tedbirlerinin sadece söylemde kalmaması gerektiğini vurguladı. Kaya, bu konuda şeffaflık ve stratejik altyapı yatırımı çağrısında bulunarak, İzmir'in geleceği için su yönetiminin modernize edilmesi gerektiğini dile getirdi.