Uzmanlar, batıl inançların insan zihninin belirsizlik karşısında geliştirdiği başa çıkma mekanizmalarından doğduğunu vurguluyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven, batıl inançların psikolojik, kültürel ve nörobiyolojik temelleri ile sağladığı faydalar ve olası zararları hakkında bilgi verdi.
BELİRSİZLİKLE BAŞ ETMENİN PSİKOLOJİK ARACI
Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven, batıl inançların temelinde insan zihninin belirsizlik karşısında geliştirdiği başa çıkma mekanizmalarının yattığını belirtiyor:
“Psikolojik olarak insanlar, kontrol edemedikleri durumlarda anlam arayışı içerisindedir.”
Güven, stresli ve öngörülemez olaylarla karşılaşıldığında beynin tehdit algısını azaltmak için çeşitli bilişsel stratejiler geliştirdiğini söyledi. Bu stratejilerden biri de nedensellik yanılsaması:
“İnsan beyni, rastlantısal olayları birbirine bağlayarak sahte neden-sonuç ilişkileri kurma eğilimindedir. Örneğin, sınav öncesinde aynı kıyafeti giydiğinde başarılı olduğunu gören bir öğrenci, bu davranışın ‘şans getirdiğine’ inanabilir. Bu inanç, gerçekte bilimsel bir temele dayanmasa da kişinin kaygısını azaltır ve öznel bir kontrol hissi sağlar. Dolayısıyla batıl inançlar, psikolojik anlamda belirsizlikle baş etmenin ve zihinsel huzuru korumanın bir yolu olarak işlev görür.”
KAYGIYI AZALTIP PSİKOLOJİK DAYANIKLILIĞI ARTIRIYOR
Güven, stresli veya kriz dönemlerinde batıl inançlara yönelmenin, psikolojide ‘algılanan kontrol’ kavramıyla açıklanabileceğini ifade ediyor:
“İnsan, yaşamı üzerinde kontrol sahibi olduğunu hissettiğinde kaygı düzeyi azalır.”
Ancak zorlayıcı durumlarda kontrol duygusunun zayıflayabileceğine dikkat çeken Güven, batıl inançların bu noktada kişiye psikolojik bir ‘sığınak’ sunduğunu söyledi:
“2008 ekonomik krizi döneminde yapılan bir araştırmada, belirsizlik yaşayan bireylerin batıl ritüellere daha sık başvurduğu saptanmış. Çünkü uğurlu objeler taşımak veya belirli ritüelleri uygulamak gibi sembolik davranışlar kişinin zihninde güvenlik algısını pekiştirir. Böylece batıl inançlar, kaygıyı düzenleyen, duygusal dayanıklılığı artıran ve belirsizlik karşısında psikolojik istikrarı destekleyen bir araç haline gelir.”
AŞIRIYA KAÇMAK ÖZ YETERLİLİĞİ ZAYIFLATIYOR
Batıl inançların hem olumlu hem olumsuz etkileri olabileceğine dikkat çeken Güven, şu uyarıda bulunuyor:
“Bir yandan, batıl inançlar ‘psikolojik destek’ işlevi görerek özgüveni artırabilir. Uğurlu olduğuna inanılan bir nesneyi taşıyan kişi, riskli bir karar anında daha cesur davranabilir. Bu durum, plasebo etkisine benzer. İnanç, bireyin öznel deneyimini ve performansını güçlendirebilir. Ancak aşırı düzeyde batıl inançlara bağımlı olmak, öz yeterlilik duygusunu zayıflatabilir. Birey, kendi yetenekleri yerine ‘dışsal’ faktörlere güvenmeye başladığında bağımsız karar alma kapasitesi azalır. Bu, bilişsel çarpıtmaların devreye girdiği bir süreçtir. Özellikle yüksek düzeyde belirsizlik kaygısı yaşayan kişilerde, batıl inançların karar verme süreçlerini rasyonel temelden uzaklaştırarak uzun vadede psikolojik esnekliği sınırladığı görülmektedir.”
KÜLTÜREL NORMLARLA DERİN İLİŞKİ
Batıl inançların yalnızca bireysel psikoloji ile sınırlı kalmadığını, kültürel normlarla da yakından ilişkili olduğunu aktaran Güven:
“Sosyal psikoloji araştırmaları, bireylerin inançlarının önemli bir bölümünün, içinde bulundukları toplumun değerleri ve ritüelleri tarafından şekillendiğini gösteriyor.”
Güven, farklı kültürlerde sayılara yüklenen anlamların bireylerin kararlarını ve sosyal davranışlarını etkilediğini belirtti:
“Bazı toplumlarda ‘13’ sayısının uğursuzlukla ilişkilendirilirken, bazı Asya kültürlerinde ‘8’ sayısının şansı temsil ettiğini hatırlatan Güven, “Bu kültürel farklılıklar, bireylerin günlük tercihlerini, karar verme süreçlerini ve sosyal davranışlarını etkiler. Sosyal öğrenme kuramına göre, bireyler çevrelerinden model aldıkları inanç ve davranışları içselleştirirler. Bu nedenle, toplumsal düzeyde yaygın olan batıl inançlar, bireyler üzerinde sosyal baskı yoluyla daha da güçlenir. Sonuç olarak, kültürel bağlam, batıl inançların benimsenme düzeyini ve bireylerin bu inançları hangi yaşam alanlarına entegre edeceğini doğrudan belirler.”
NÖROBİYOLOJİK TEMELLERİ DE VAR
Batıl inançların beyindeki öğrenme ve ödül mekanizmalarıyla ilişkili olduğunu belirten Güven:
“Beynin dopamin sistemi, ödül beklentisi ve alışkanlık oluşumunda önemli bir rol oynar. Eğer bir kişi belirli bir davranışın ardından olumlu bir sonuç yaşarsa, beyin bu iki olayı birbirine bağlayarak davranışı pekiştirir.”
Yüksek kaygı durumlarında beynin amigdala ve prefrontal korteks bölgeleri arasındaki iletişimin değiştiğine dikkat çeken Güven, bu durumun batıl inançlara yatkınlığı artırdığını söyledi.
BATIL İNANÇLAR AŞIRIYA KAÇTIĞINDA ZARARLI
Güven, batıl inançların dengeli şekilde fayda sağlayabileceğini, ancak aşırıya kaçıldığında ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini vurguladı:
“Bu faydalar arasında stres yönetimi, motivasyonun artması ve umut duygusunun güçlenmesi sayılabilir. Örneğin, sporcuların ‘uğurlu’ ritüeller uygulaması, öz güvenlerini artırarak performanslarını dolaylı olarak destekler. Bununla birlikte, batıl inançların aşırıya kaçması psikolojik rahatsızlık riskini beraberinde getirir. Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) benzeri tekrarlayıcı ritüellerin oluşumu, bu aşırılığın bir yansımasıdır. Dolayısıyla batıl inançlar, dengeli düzeyde işlevsel bir başa çıkma stratejisi olabilirken, kontrol kaybına yol açacak boyuta ulaştığında bireyin psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir.”