CHP’li Çeşme Başkan Vekili Onur Saatli’nin “Şeffaf olursa destekleriz” açıklamasına, Çeşme Yarımada Çevre Derneği Başkanı Dr. Ahmet Güler tepki gösterdi. Güler, projenin yeniden gündeme getirilmesini eleştirerek şunları söyledi:
“Çeşme halkı bu açıklamayı ‘şartlı destek’ değil, ‘şartlı taviz’ olarak algıladı ve büyük bir infialle karşıladı. Çünkü mesele sadece şeffaflık değil; mesele doğanın, halkın ve geleceğin korunmasıdır. Projenin farklı isimler altında yeniden sunulması, turizm bahanesiyle talanı devam ettirmek anlamına gelir.”

Dikkat İzmir! Meteoroloji turuncu alarm verdi | Bu saatlerden sonra dışarı çıkmayın!
Dikkat İzmir! Meteoroloji turuncu alarm verdi | Bu saatlerden sonra dışarı çıkmayın!
İçeriği Görüntüle

PROJE MAHKEME KARARLARI İLE DURDURULMUŞTUR

Whatsapp Image 2025 10 06 At 14.07.43 (1)

Güler, açtıkları davalar sonucunda projenin Danıştay İdari Dava Daireleri ve İzmir 2. İdare Mahkemesi tarafından durdurulduğunu vurguladı:

“Bu kararlar yalnızca bir planın iptali değildir. Çeşme’nin zeytinliklerini, ormanlarını, sulak alanlarını, kıyılarını ve ekolojik dengesini koruyan birer hukuk zaferidir. CHP’nin kuruluşundan bu yana savunduğu hukuk, doğa ve kamu yararı ilkesinin bir yansımasıdır.”

“CHP Çeşme Belediyesi Başkan Vekili Onur Saatli’nin açıklaması halkın yıllardır süren mücadelesine gölge düşürmüştür.”

Güler, CHP Çeşme Belediyesi Grup Başkan Vekili Onur Saatli’nin açıklamasına dikkat çekerek şunları kaydetti:

“2024 yerel seçimlerinde Belediye Başkanı Lal Denizli, ‘Çeşme Projesi’ne karşıyız, betonlaşmaya izin vermeyeceğiz’ diyerek partinin doğru çizgisini göstermişti. Ancak Onur Saatli’nin ‘Projeyi şeffaf yaparlarsa destekleriz’ sözleri, yalnızca parti politikalarına değil, halkın yıllardır süren mücadelesine gölge düşürmüştür. Çeşme halkı bu açıklamayı ‘şartlı destek’ değil, ‘şartlı taviz’ olarak algılamış, büyük bir infialle karşılamıştır. Çünkü mesele yalnızca şeffaflık değildir! Mesele doğanın, halkın ve geleceğin korunmasıdır.”
“Yargıya rağmen yapılmak istenen her şey, ‘rant’ diye tanımlanır”

Güler, projenin adını veya planını değiştirmekle sorunun çözülemeyeceğini belirterek:

“Yatak sayısını azaltmak veya farklı bir isimle sunmak, Çeşme halkına ve doğaya rağmen yapılmak istenen her şeyi meşrulaştıramaz. Bu proje, turizm değil, rant için tasarlanmıştır. Çeşme halkının ve doğanın iradesine karşı yapılan her girişim, hukuken ve vicdanen kabul edilemez.”

Mahkemenin “Bu proje kamu yararına değildir, ekolojik dengeyi geri dönülmez biçimde tahrip edecektir” diyerek, halkın iradesini ve bilimin sesini esas aldığını belirten Güler, şunları ekledi:

“Dolayısıyla, ‘proje revize edilirse yeniden yapılabilir’ gibi ifadeler hukuken de vicdanen de kabul edilemezdir. Revize edilse bile bu proje Danıştay kararına aykırıdır.”

Güler, projenin bölgenin ekolojik dengesini bozacağını vurguladı:
“Proje, Çeşme Yarımadası’nı halka kapatacak; zeytinlikleri, ormanları, sulak alanları ve kıyıları yok edecek. Turizm bahanesiyle yapılan bu uygulama, yerel ekonomiye katkı sağlamayacak; sadece sermayeye kazanç sağlayacak. AK Parti iktidarı, bugüne kadar Türkiye’nin hiçbir bölgesinde doğa lehine bir iş yapmadı. Ormanları yakan, dereleri kurutan, sahilleri betonlaştıran bir anlayıştan Çeşme’ye fayda gelmez. Bu proje, turizm değil, yeni bir sömürü düzenidir.”

ÇEŞME’NİN GELECEĞİ HALKIN İRADESİNE BIRAKILMALI

Güler, sözlerini şöyle tamamladı:

“Eğer gerçekten Çeşme için bir şey yapılacaksa, bu ancak hükümet değişikliği, halkın söz hakkı, yerel yönetimlerin iradesi ve ekolojik bilim rehberliğiyle mümkün olabilir. O zaman belki gerçek turizm ve yaşanabilir bir gelecek konuşabiliriz.”

“TURİZM DEĞİL, TALANIN YENİDEN ISITILMASIDIR”

“Ormanları yakan, dereleri kurutan, sahilleri betonlaştıran, tarım topraklarını ranta teslim eden bir anlayıştan Çeşme’ye hayır gelmez. ‘Turizm Projesi’ adı altında hazine arazilerinin belli gruplara tahsis edilmesi, halkın denizle buluştuğu alanların kapatılması, yerel ekonomiye değil, sermayeye kazanç sağlayacak dev yapılarla kıyıların işgal edilmesi, turizm değil, yeni bir sömürü düzenidir. Bizler, Çeşme Yarımada Çevre Derneği ve Çeşme halkı olarak bir kez daha açıkça ilan ediyoruz: Bu proje, hangi adla, hangi kılıfla, hangi ‘şeffaflık’ süsüyle önümüze getirilirse getirilsin, biz doğamızı, toprağımızı ve denizimizi kimseye teslim etmeyeceğiz. Bugün ‘proje’ diye sunulan şey, yarın çocuklarımızın kaybolan geleceği olacaktır. Çeşme’nin kaderi bir avuç sermayedarın, rant çevresinin ya da Ankara’daki odalarda çizilen haritaların insafına bırakılmamalıdır. Eğer gerçekten Çeşme için bir şey yapılacaksa, bu proje ancak hükümet değişikliğinden sonra, halkın söz hakkı, yerel yönetimlerin iradesi ve ekolojik bilimin rehberliğiyle yapılabilir. O zaman belki ‘turizm’ değil, ‘yaşanabilir bir gelecek’ konuşabiliriz.”

BİR TEPKİ’DE ÇEŞME TKP’DEN GELDİ

Whatsapp Image 2025 10 06 At 14.14.24

Danıştay tarafından kamu yararı taşımadığı gerekçesiyle iptal edilen Çeşme Turizm Projesi yeniden tartışma konusu oldu. CHP’li Onur Saatli’nin “Şeffaf olursa destekleriz” sözlerine bir tepki, Türkiye Komünist Partisi (TKP) Çeşme İlçe Başkanlığı’ndan geldi.

“Belediye Başkan Vekili’nin bu projeye yönelik olumlu ifadeleri ‘talihsiz’ değil, tam tersine gayet bilinçli ve ideolojik bir tercihin dışavurumudur.”

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Çeşme İlçe Başkanı Serhat Göktoğan’ın yapmış olduğu basın açıklamasında:

“BU ÜLKE SATILIK DEĞİL!

Çeşme’de halkın, bilim insanlarının ve meslek odalarının yıllardır karşı çıktığı “Çeşme Turizm Projesi” yeniden gündemde. Oysa bu proje için 25 Haziran 2020 tarihinde TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu’nun yayımladığı raporda açıkça belirtilmiştir:

“Sadece mesleki açıdan değerlendirdiğimizde bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu gördüğümüz söz konusu proje; şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve yürürlükteki yasal mevzuata aykırı olması nedeniyle uygulanabilir değildir. Ayrıca kamu ve doğa yararına da aykırıdır.”

Yine 28 Mart 2022 tarihinde Danıştay 6. Dairesi’nin bilirkişi raporunda ise şu görüş yer almaktadır:

“Çeşme Turizm Planı’nın, planlama ilkelerine ve kamu yararına uygun olmadığı görüşüne varılmıştır.”
Peki ne değişti? Ne oldu da bu bilimsel ve hukuki değerlendirmelere rağmen proje bugün yeniden ısıtılıp önümüze getiriliyor?

Yanıt açık: AKP’nin yıllardır uyguladığı bir taktikle karşı karşıyayız. Tepki büyükse geri çekilirler, sonra “uygun” bir zamanda tekrar aynı projeyi gündeme getirirler. Bugün de yaşanan budur. Geçmiş dönemde Çeşme Belediye Başkanı, bu projeye karşı çıkanları “vatan haini” ilan etmişti. Aynı parti içinde projeye itiraz edenler bile bu yaftalamalardan nasibini almıştı. Ve şimdi, aradan sadece iki yıl geçmişken, yeni yönetimin de projeye göz kırptığını görüyoruz.
Belediye Başkan Vekili’nin bu projeye yönelik olumlu ifadeleri “talihsiz” değil, tam tersine gayet bilinçli ve ideolojik bir tercihin dışavurumudur.

Bugün Çeşme’de kamu arsaları bir bir satılmakta, satışlar gizli kapaklı yürütülmekte, şeffaflık yerle bir edilmiş durumdadır. Ne satıldığı, kaça satıldığı, kime satıldığı halktan saklanmaktadır. Üstelik belediye hâlâ borç içinde olduğunu iddia etmektedir.

Belediyecilik halk için yapılır. Ama görüyoruz ki bu anlayış yerine rant için, sermaye için belediyecilik yapılmaktadır. Rant ve sermaye ise hiçbir değeri tanımaz: talan eder, geçer.

Ahmet Arif’in sözleriyle:
“Tanı bunları, tanı da büyü Adiloş bebem.”
Çeşme halkı bilsin istiyoruz: doğamıza, kıyılarımıza, ortak alanlarımıza yönelik bu saldırılara karşı sessiz kalmayacağız. Halkın olanı yağmaya açanlara karşı susmayacağız!
Çeşme Belediyesi’nin görevi Çeşme’yi satmak değil, Çeşme’yi korumaktır.
Ama bugün görüyoruz ki; Çeşme’yi koruması gerekenler, Çeşme’yi satıyor!
Biz seyretmeyeceğiz.
Çeşme’yi de, doğamızı da, ülkemizi de bu yağmacılara bırakmayacağız!” sözlerine yer verdi.

Muhabir: SELMA ARTAR