Dünya genelinde uzun süredir tartışılan Kimyasal İz (Chemtrail) komplo teorisi, son günlerde yeniden gündeme geldi. Teoriye göre, hükümetler ve ordular, gizli bir Jeomühendislik programı kapsamında uçaklar aracılığıyla atmosfere alüminyum bazlı kimyasallar yayarak iklimi kontrol etmeye çalışıyor. Geoengineering Watch'un kurucusu olan aktivist Dane Wigington, bu gizli programın iklim değişikliğinin gerçek boyutunu halktan saklamak amacıyla on yıllardır sürdürüldüğünü ve Amerikalıları zehirli kimyasallara maruz bıraktığını iddia ediyor. Öte yandan, bilim dünyasının büyük çoğunluğu ise gökyüzündeki bu izlerin sıradan Yoğunlaşma İzi olduğunu belirtiyor.

Xiaomi HyperOS 3.0 hangi modellere geliyor? HyperOS 3.0 güncellemesi nasıl yapılır?
Xiaomi HyperOS 3.0 hangi modellere geliyor? HyperOS 3.0 güncellemesi nasıl yapılır?
İçeriği Görüntüle

Bilim dünyası 'Yoğunlaşma izi' diyor

Uzun süredir Jeomühendislik aktivisti olarak tanınan Dane Wigington, hükümetlerin gizli bir hava kontrol programı yürüttüğünü ve bu süreçte zehirli kimyasalların atmosfere salındığını öne sürüyor. Wigington, uçak emisyonlarında alüminyum nanoparçacıkları tespit ettiğini iddia etse de, bu bulgular bugüne kadar bağımsız bilim kuruluşları tarafından doğrulanabilmiş değil.

Wigington'a göre, bu gizli püskürtme, normalde tamamen engellenen ve en tehlikeli ultraviyole ışık formu olan UV-C radyasyonunun artık yeryüzüne ulaşmasına neden oluyor. Bu durumun kanıtı olarak ise ormanlardaki ağaçların dış katmanlarının güneş ışığı tarafından yanıyormuş gibi görünmesini gösteriyor.

Kimyasal İz teorisi, hükümetin hava durumunu kontrol etmek için ticari uçaklardan kimyasal püskürttüğünü savunan uzun soluklu bir komplo teorisinin ana parçasıdır.

Bilim insanlarının ve hükümet otoritelerinin büyük çoğunluğu ise bu iddiaları reddediyor. Uzmanlar, uçakların geride bıraktığı ve gökyüzünde görülen izlerin, uçak egzozundaki su buharının yüksek irtifalarda buz kristallerine dönüşmesiyle oluşan Yoğunlaşma İzleri olduğunu belirtiyor. Akran denetimli hiçbir bilimsel veri, Wigington'ın iddia ettiği gibi UV-C radyasyonunun yeryüzüne ulaştığını veya gizli bir hava değiştirme programının varlığını onaylamıyor.

Tarihsel verilerin farklı yorumlanması

Dane Wigington, aktivizmine, yerel yağmur suyunda olağandışı yüksek alüminyum seviyeleri tespit etmesinden sonra başladığını belirtiyor. Aktivist, iddialarını desteklemek için, bulut tohumlama operasyonları (özellikle Vietnam Savaşı döneminde belgelenenler) ve o döneme ait politikacıların (örneğin Senatör Lyndon B. Johnson) hava kontrolü hakkındaki spekülatif sözleri gibi tarihsel olayları referans gösteriyor.

Wigington, uçakların geride bıraktığı izlerin aniden kesilmesi gibi görsel kanıtları da kasıtlı kimyasal dağıtımın kanıtı olarak yorumluyor. Bilim insanları bu durumu ise uçakların nem seviyeleri değişen farklı hava ceplerinden geçerken oluşan doğal bir durum olarak açıklıyor.

Ormanlardaki değişim ve küresel örtbas iddiası

Wigington, gizli püskürtmenin, toprak mikrobiyomlarına zarar veren ve ormanları solumayı engelleyen zehirli yağışlara yol açtığına inanıyor.

Ancak, bilim camiası günümüzdeki orman stresini ve hasarını büyük ölçüde küresel ısınmaya bağlı gelişen sıcak hava dalgaları, kuraklık ve yangın hasarı gibi bilinen çevresel faktörlere bağlıyor.

Uzmanlar, "Kimyasal İz" teorisinin çevrim içi ortamlarda yaygınlığına rağmen, bugüne kadar doğrulanabilir ve bağımsız kanıtlarla desteklenmediği konusunda hemfikir.

Kaynak: Haber Merkezi