15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün önemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aydın, bu özel günün Türk dilinin bütününü kapsayan evrensel bir anlam taşıdığını vurguladı. Aydın, günün yalnızca Türkiye Türkçesiyle sınırlı olmadığını, Asya’dan Balkanlara uzanan tüm Türk dillerini içine aldığını ifade etti.
Türk dilinin köklü tarihi vurgulandı
Dokuz Eylül Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aydın, 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü dolayısıyla yaptığı açıklamalarda, Türk dilinin köklü tarihine ve Orhun Yazıtları’nın bilim dünyası açısından taşıdığı değere dikkat çekti. Aydın, 15 Aralık 1893’ün hatırasına, 15 Aralık 2025’ten itibaren Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün kutlanmaya başlandığını belirtti.
“Tüm Türk dillerini kapsayan bir gün”
15 Aralık’ın yalnızca sembolik değil, bilimsel açıdan da büyük önem taşıdığını dile getiren Aydın, şu ifadeleri kullandı:
“Önümüzdeki yıllarda da her 15 Aralık’ta daha coşkulu şekilde kutlanacağına inanıyorum. Türk dili ailesi derken yalnızca Türkiye Türkçesini değil; Asya’dan Balkanlara, Sibirya’dan Orta Doğu’ya kadar kırkın üzerinde yazı diliyle varlığını sürdüren bütün Türk dillerini kastediyoruz. Bu bakımdan 15 Aralık son derece önemli bir tarihtir ve gelecekte de anlamı daha iyi kavranacaktır.”

“15 Aralık, Orhun Yazıtları’nın çözüldüğü gündür”
Prof. Dr. Erhan Aydın, 15 Aralık tarihinin neden Dünya Türk Dili Ailesi Günü olarak kabul edildiğini de ayrıntılarıyla anlattı. Aydın, bu tarihin Orhun Yazıtları’nın çözümünün bilim dünyasına duyurulduğu gün olduğunu belirterek şu açıklamayı yaptı:
“UNESCO’nun ve Türkiye UNESCO Millî Komisyonunun çabalarıyla 15 Aralık, Orhun Yazıtları olarak bilinen, ancak bizim ‘yazıt metinleri’ dediğimiz bu metinlerin ilk kez çözüldüğü tarih olarak anılmaktadır. Danimarkalı dil bilimci Vilhelm Thomsen, bu metinleri çözmüş ve çözümünü 15 Aralık 1893 tarihinde Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisine sunduğu bildiriyle dünyaya duyurmuştur. Bu tarihten dolayı 15 Aralık, Dünya Türk Dili Ailesi Günü olarak bundan sonraki yıllarda da kutlanmaya devam edecektir.”
"Halkın dili en iyi gündelik eşyalardaki yazıtlarda görülür"
Yazıtların yalnızca anıtsal taşlardan ibaret olmadığını vurgulayan Aydın, dil bilimciler açısından en kıymetli örneklerin gündelik yaşam nesneleri üzerinde yer alan metinler olduğunu belirterek, “Bu metinler, Türkçenin ilk yazılı belgeleri olması sebebiyle çeşitli nesneler üzerine yazılmıştır. Dikili taşlar üzerinde olduğu gibi kayalar üzerinde de örnekleri vardır. Ancak Türk dili araştırmacıları için en önemli metinler, gündelik kullanım nesneleri üzerine yazılmış olanlardır. Çünkü bu tür metinlerde halkın dili, yani ölçünlü olmayan ve standartlaşmamış Türkçe daha net biçimde görülebilmektedir,” dedi.
Thomsen-Radloff yarışı ve bilimsel kırılma noktası
Prof. Dr. Erhan Aydın, Orhun Yazıtlarının çözüm sürecinin uzun yıllar süren uluslararası bir bilimsel yarışın ürünü olduğunu da hatırlattı. Yazıtların 1721’de bulunmasına rağmen ancak 1893’te çözülebilmesinin nedenlerini ayrıntılarıyla anlatan Aydın, Çince yazılmış Batı yüzlerinin çözüm sürecinde belirleyici rol oynadığına dikkat çekerek, “Bir tarafta Alman asıllı Rus Türkolog Wilhelm Radloff, diğer tarafta Danimarkalı dil bilimci Vilhelm Thomsen arasında büyük bir yarış başlamıştır. Thomsen’in çözüm yöntemi farklıydı. Çok geçen kelimelerde çok geçen harflerin ünlü olabileceği varsayımından hareket etti. Üç kelime üzerinde yoğunlaştı: Tengri, Köl Tigin ve Türk. Bu kelimelere tahmini ses değerlerini vererek çözümü başardı,” ifadelerini kullandı.

"Türkiye'de bu çalışmalar, Atatürk'ün desteğiyle gelişti"
Prof. Dr. Erhan Aydın, Türkiye’nin bu alandaki çalışmalarında Mustafa Kemal Atatürk’ün üstlendiği rolün de önemine vurgu yaparak, “Buna rağmen Atatürk’ün bu çalışmalara büyük önem verdiğini özellikle belirtmek gerekir. Hüseyin Namık Orkun’un Eski Türk Yazıtları adlı eserinin ilk iki cildi Atatürk’ün sağlığında yayımlanmış ve bizzat Atatürk tarafından görülmüştür. Türkiye’de bu alandaki çalışmaların gelişmesinde Atatürk’ün ciddi destekleri olmuştur” dedi.
"Orhun yazıtları, insanlık tarihi için çok değerlidir"
Prof. Dr. Erhan Aydın, Orhun Yazıtlarının yalnızca Türk tarihi açısından değil, Asya’daki birçok halk için de büyük önem taşıdığını belirterek sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Bu yazıtlar yalnızca Türkler için değil, Asya’daki pek çok kavim için son derece kıymetlidir. Moğolların, Korelilerin, Japonların ve hatta Çinlilerin bile bu metinlerden elde edeceği çok önemli bilgiler vardır. Bu nedenle bu eserler yalnızca Türk dili için değil, insanlık tarihi için de son derece değerlidir.”
Prof. Dr. Erhan Aydın kimdir?
Prof. Dr. Erhan Aydın, lisans eğitimini Erciyes Üniversitesinde, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. 2010 yılında doçent, 2015 yılında profesör unvanını aldı.
Daha önce Çin’in Pekin kentindeki Merkezi Milletler Üniversitesinde konuk öğretim üyesi olarak da görev yapan Aydın’ın çalışma alanı, Türklerin ilk yazılı belgeleridir. Asya’nın farklı coğrafyalarına yayılmış Türk runik harfli metinler üzerinde çalışan Aydın, özellikle okunamamış ya da okunması zor yazıtlar üzerine yoğunlaşmaktadır. Yüzün üzerinde makale ve bildirisi yayımlanan Aydın’ın bilimsel çalışmaları üç binin üzerinde atıf aldı. Türk dili araştırmaları kapsamında Türk Runik Bibliyografyası, Yenisey Yazıtları, Orhun Yazıtları, Uygur Yazıtları, Eski Türk Yazıtları, Eski Türk Yer Adları gibi çok sayıda kitabı yayımlandı. Yazarları arasında yer aldığı Runik Harfli Uygur Metinlerinden Seçmeler başlıklı bir kitap ise Çince olarak Pekin’de yayımlandı.
Prof. Dr. Erhan Aydın, 3 yıldır Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümünde akademik çalışmalarını sürdürmektedir.



