TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından düzenlenen “İzmir’in Su Sorunları Paneli”, Tepekule Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Panelde kuraklık, kent içme suyu yönetimi ve iklim krizinin İzmir üzerindeki etkileri ele alındı. Programa İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, İMO İzmir Şube Başkanı Bengi Atak, oda yöneticileri, İZSU bürokratları, akademisyenler ve alan uzmanları katıldı.

Panelin ilk oturumunda konuşan İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, İzmir’in mevcut içme suyu altyapısını ve 2025 yılı kuraklığına karşı yürütülen çalışmaları değerlendirdi. Erdoğan, yüzeysel su kaynaklarında ciddi bir daralma yaşandığını vurgulayarak, Gördes Barajı’nın tamamen tükendiğini, Balçova Barajı’nın fiilen boşaldığını, Tahtalı Barajı’nda ise yaklaşık 3 milyon metreküp su kaldığını söyledi. Buna rağmen kentte kesintisiz içme suyu temininin sürdüğünü belirten Erdoğan, uygulanan su yönetimi politikalarının yanıltıcı iddiaların aksine sonuç verdiğini dile getirdi ve şu ifadeleri kullandı:
“Son yıllarda yüzeysel su kaynaklarında ciddi bir daralma yaşanıyor. Gördes Barajı artık tamamen tükenmiş durumda. Balçova Barajı küçük bir baraj ve o da fiilen boşaldı. Tahtalı Barajı’nda ise yaklaşık 3 milyon metreküp su kaldı. Buna rağmen İzmir’e kesintisiz su vermeyi sürdürüyoruz. Çünkü sıkça dile getirildiği gibi ‘İzmir’in 10 günlük suyu kaldı’ gibi hesaplar gerçeği yansıtmıyor. Bu hesaplar, barajdan her gün aynı miktarda su aldığımız varsayımına dayanıyor. Oysa biz yüzeysel kaynaklarımızı çok dengeli ve kontrollü biçimde kullanıyoruz…”
Erdoğan, yaz döneminde 23.00–05.00 saatleri arasında uygulanan planlı gece kesintilerinin, talebin yüksek olduğu saatlerde sistemin korunması ve barajlardan çekilen suyun azaltılması amacıyla yapıldığını söyledi. Gece tüketimin düşmesiyle depoların dolduğunu, gündüz saatlerinde ise bu depolardan su verildiğini belirterek bu yöntemin Tahtalı Barajı’nın kullanım süresini uzattığını dile getirdi:
“Bu zaman dilimi, bizim su yönetimimizi optimize eden kritik bir araç oldu… Bu sayede Tahtalı Barajı’nın ömrünü ciddi biçimde uzattık.”
Kaçak kuyular uyarısı

Sarıkız kaynaklarından saniyede yaklaşık 2 bin 500 litre su sağlandığını aktaran Erdoğan, bu bölgede 11 kuyunun yenilendiğini ve mevcut kaynakların kent için hayati önem taşıdığını söyledi. Ancak kaçak kuyuların ciddi bir sorun olmaya devam ettiğini vurgulayarak şu uyarıda bulundu:
“Gördes Barajı’ndan yıllardır sulama yapılamaması nedeniyle bölgede kaçak açılan kuyular hızla arttı… Ruhsatsız kuyular yer altı suyunun hızla düşmesine ve bizim kaynaklarımızın verim kaybetmesine neden oluyor.”
Yeni kaynaklar devrede

Halkapınar’da daha önce sisteme dahil olmayan kuyuların faaliyete alındığını ve üç yeni kuyunun açıldığını belirten Erdoğan, Güzelhisar Barajı’ndan saniyede 600 litre suyun Menemen–Buruncuk hattı üzerinden kent merkezine ulaştırıldığını açıkladı.
Ayrıca su tüketimine yönelik uygulamalar sonucu özellikle nisan–eylül döneminde toplam tüketimde yaklaşık yüzde 12’lik azalma sağlandığını söyleyen Erdoğan, park ve bahçelerdeki su kullanımının da minimuma indirildiğini ifade etti. Bu çalışmalar neticesinde:
“Tüm bu çalışmalar sayesinde yaklaşık 25 milyon metreküp ilave su kaynağı yaratıldığını açıkladı.”
Yağışların önemi, kuyu verimlerindeki düşüş ve Sarıkız Terfi İstasyonu’nun yenilenmesine ilişkin çalışmalara değinen Erdoğan, gri su sistemleriyle ilgili hazırlıkların da sürdüğünü belirtti.
“İzmir için iki kritik baraj var”

Kent su yönetimine ilişkin uzun vadeli planlara da değinen Erdoğan, yaşanan şiddetli kuraklık senaryosunun daha önce öngörülemediğini belirtti. İzmir’in geleceği açısından özellikle Düvertepe ve Başlamış Barajları’nın kritik önemde olduğunu vurgulayan Erdoğan şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bostanlı Barajı, İzmir’in yalnızca 3–4 günlük su ihtiyacına karşılık gelebilecek büyüklükte. Çamlı Barajı ise yaklaşık 8–9 günlük su sağlayabilecek rezerv kapasitesine sahipt… İzmir için kritik anlam taşıyan, gelecekte kesinlikle konuşmamız gereken iki baraj vardır. Düvertepe Barajı ve Başlamış Barajı.”
Kayıp-kaçak oranları açıklandı

Panelde ayrıca kayıp ve kaçak oranlarına ilişkin güncel veriler de paylaşıldı. Erdoğan, kent merkezinde oranın yüzde 24,9, İzmir genelinde ise yüzde 25,8 seviyesinde olduğunu belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Bu oran Türkiye ortalamasıyla ve uluslararası göstergelerle karşılaştırıldığında oldukça iyi bir seviyedir… Şu anda açıklanan verilere göre Türkiye’de kayıp–kaçak oranı en iyi olan beşinci idareyiz… %25 seviyesinden sonra düşüş sağlamak kolay değil; iyi bir yılda %1–1,5 iyileşme sağlanabiliyor.”
Atak: “Su bizi her haliyle sınadı”
İMO İzmir Şube Başkanı Bengi Atak da konuşmasında suyun hem yokluğuyla hem fazlalığıyla kent yaşamını etkilediğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Su, bazen fazlalığıyla bazen de yokluğuyla medeniyetimizi sınayan bir güç haline geliyor… Hepimizin birer yurttaş olarak alışkanlıklarını gözden geçirmesi, suyun değerini çok daha iyi bilmesi gerekiyor.”
Teknik sunumlar yapıldı
Panelin ilerleyen oturumlarında akademisyenler teknik değerlendirmeler paylaştı. Dr. Yalçın Özdemir İzmir’in tarihsel su yapıları üzerine bilgi verirken, Dr. İlker Atış içme suyu kaynaklarının geçmişten bugüne gelişimini değerlendirdi. Prof. Dr. Ali Gül iklim krizinin su kaynakları üzerindeki küresel ve yerel etkilerini aktarırken, Doç. Dr. Cem Polat Çetinkaya ise su tahsisi, uyum ve mücadele yöntemlerine ilişkin analizler sundu.
Panel, katılımcıların soruları ve çözüm önerilerinin tartışıldığı bölümle sona erdi.




