Louvre Müzesi soygunu, Paris ve sanat dünyasında şok etkisi yarattı. Dünyanın en güvenli müzelerinden birinde, kimliği belirsiz kişiler birkaç vitrini boşalttı. Çalınan eserlerden biri, İmparatoriçe Eugenie’ye ait taç, kaldırımda bulundu. Bu olay, tarihteki en büyük müze soygunlarını yeniden gündeme getirdi.
Paris’teki Louvre Müzesi, yüksek çözünürlüklü kameralar, alarm sistemleri ve onlarca güvenlik görevlisine rağmen bir soyguna sahne oldu. Soyguncular birinci kattaki vitrindeki eserleri çaldı. Bazı eşyalar kaçarken düşürüldü; İmparatoriçe Eugenie’ye ait taç ise kaldırımda bulundu.
Tarihteki en büyük müze soygunları
Paris 1911: Mona Lisa hırsızlığı
Louvre tarihinin en ünlü olayı 1911’de yaşandı. Müze çalışanı Vincenzo Peruggia, mesai sonrası müzeye saklanarak Leonardo da Vinci’nin 'Mona Lisa' tablosunu çaldı. Peruggia, tabloyu iki yıl boyunca evinde sakladı. 1913’te Floransa’da satmaya çalışırken yakalandı. Kendini 'vatansever' olarak savunan Peruggia, tabloyu İtalya’ya geri getirmek istediğini söyledi. Kısa bir cezanın ardından serbest bırakıldı, 1925’te Fransa’da yaşamını yitirdi.
Rotterdam 2012: Yakıldığı iddia edilen tablolar
Rotterdam’daki Kunsthal Müzesi’nde 2012’de düzenlenen 'Avangardlar' sergisinde Picasso, Monet ve Gauguin gibi sanatçılara ait yedi tablo birkaç dakika içinde çalındı. Hırsızlar şiddet kullanmadan müzeye girdi, eserleri çerçevelerinden çıkararak kayıplara karıştı. Olaydan sonra Romanya’da yakalanan zanlılardan birinin annesi, tabloları fırında yaktığını iddia etti. Bu iddia hiçbir zaman kanıtlanamadı. Çoğu tablo hâlâ kayıp. Uzmanlar eserlerin değerini 100 milyon avronun üzerinde tahmin ediyor.
Meksiko 1985: Noel Gecesi vurgunu
Meksika’daki Ulusal Antropoloji Müzesi, Noel arifesinde tarihin en büyük sanat hırsızlıklarından birine sahne oldu. İki üniversite öğrencisi, müzeyi aylarca gözlemledikten sonra çatıdan girip 124 paha biçilmez eseri çaldı. Aralarında Kral Pakal’ın yeşim maskesi, altın işlemeler ve Kolomb öncesi heykeller bulunuyordu. Eserlerin büyük bölümü yıllar sonra bir evin tuvaletinde saklanmış halde bulundu. Faillerden biri 10 yılı aşkın hapis cezası aldı; tahliye sonrası öldürüldü.
Boston 1990: 500 milyon dolarlık kayıp
ABD’nin Boston kentindeki Isabella Stewart Gardner Müzesi, 18 Mart 1990’da tarihin en pahalı sanat soygununa sahne oldu. Polis kılığına giren iki kişi, güvenlik görevlilerini kelepçeleyerek 13 eseri çaldı. Aralarında Rembrandt’ın 'Fırtınalı Deniz Yolculuğu' ve Vermeer’in 'Konser' tabloları vardı. Eserlerin değeri 500 milyon doları aşıyor. 35 yıldır çözülemeyen olayda ne tablolar ne de failler bulundu. Duvarlardaki boş çerçeveler hâlâ yerinde duruyor.
Oslo 2004: Gündüz vakasında ‘Çığlık’ soygunu
Norveç’in başkenti Oslo’daki Munch Müzesi, 2004’te sinematik bir soygunla sarsıldı. Maskeli iki kişi, ziyaretçilerin gözü önünde Edvard Munch’un 'Çığlık' ve 'Madonna' tablolarını duvardan söküp kaçtı. İki yıl sonra tablolar bulundu ancak ciddi şekilde hasar görmüştü. 'Çığlık' tablosundaki boya aşınması ve nem lekeleri tamamen onarılamadı.
Dresden 2019: Klan soygunu
Almanya’nın Dresden kentinde 25 Kasım 2019’da meydana gelen olay, 'Klan darbesi' olarak anılıyor. Maskeli saldırganlar, elektrik kesintisinden yararlanarak Yeşil Kasa adlı mücevher koleksiyonuna girdi. Baltayla vitrinleri parçalayıp elmas ve pırlantalardan oluşan setleri çaldı. Soruşturma, olayı Berlin merkezli Remmo klanıyla ilişkilendirdi. Çalınan parçaların bir kısmı 2022’de bulundu, bazıları hâlâ kayıp.
Viyana 2003: Gömülü 'Tuzluk' soygunu
İtalyan heykeltıraş Benvenuto Cellini’nin ünlü eseri 'Saliera' (Tuzluk), 2003’te Viyana Sanat Tarihi Müzesi’nden çalındı. Fail, müzeye gece vakti pencereden girerek tek başına eseri vitrininden aldı. Bir süre sonra polise teslim olan hırsız, mücevher ustasıydı ve 'sarhoşken yaptığını' söyledi. Polis, tuzluğu ormana gömülü halde buldu. Eser zarar görmemişti. Hırsız birkaç yıl hapis yattıktan sonra erken tahliye edildi.
Müze güvenlik önlemleri ne kadar gelişmiş olursa olsun, sanat eserlerinin sembolik ve maddi değeri, hırsızları cezbediyor. Mona Lisa’dan Çığlık’a, Saliera’dan İmparatoriçe taçlarına kadar müzeler, suçluların hayal gücüne karşı savunmasız kalabiliyor.