Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu “B1” seviyesinden “Ba3” seviyesine yükseltti. Kuruluş aynı zamanda Türkiye’nin kredi notu görünümünü de “durağan” olarak revize etti.
Bu karar, son dönemde uygulanan para politikaları, yapısal reformlar ve ekonomik istikrar çabalarının kredi notuna olumlu yansıdığını gösterdi.
YENİ NOT ARTIŞI İÇİN ŞARTLAR: ENERJİDEN MERKEZ BANKASI’NA
Moody’s’in yayınladığı detaylı raporda, Türkiye’nin notunun daha da yükselebilmesi için makroekonomik istikrarın yeniden tesisi ve dış kırılganlıkların azaltılması gerektiği vurgulandı.
Kuruluşun özellikle dikkat çektiği başlıca koşullar şöyle:
Enerji ithalatına bağımlılığın azaltılması,
Petrol ve doğalgaz kullanımının düşürülmesi,
Elektrikli araçlara teşviklerin artırılması,
Ücret artışlarının geçmişe dönük değil, beklentilere göre yapılması,
Döviz kuru ve enflasyon şoklarına yapısal direnç kazandırılması,
Merkez Bankası bağımsızlığının kalıcı şekilde artırılması.
MERKEZ BANKASI ETKİSİ: GÜVEN KAZANIYOR
Moody’s, not artışının gerekçelerinde özellikle Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele kararlılığını ön plana çıkardı. Raporda, “Merkez Bankası’nın para politikasına olan bağlılığı, hem yerel hem de yabancı yatırımcıların Türk Lirası’na güvenini yeniden inşa ediyor” ifadeleri yer aldı.
Ayrıca etkili politika yapma kabiliyetinin güçlendiği ve ekonomik dengesizliklerin azaldığı da raporda vurgulanan unsurlar arasında yer aldı.
MAAŞ ZAMLARINA YENİ FORMÜL: GERİYE DEĞİL, GELECEĞE BAKIN
Raporda, Türkiye’de uygulanan maaş artış politikalarına da eleştirel bir bakış getirildi. Moody’s, ücretlerin geriye dönük enflasyona göre değil, geleceğe dönük beklentilere göre artırılması gerektiğini kaydetti.
Bu bağlamda Merkez Bankası’nın son enflasyon tahminlerine de yer verildi:
2025 sonu enflasyon tahmini: %24
2026 sonu tahmini: %12
2027 sonu tahmini: %8
Moody’s’e göre bu öngörülere uygun bir zam politikası, yapısal uyum açısından kritik.
YAPISAL REFORMLAR ANAHTAR OLACAK
Moody’s, Türkiye’nin kredi notunun daha üst seviyelere çıkarılması için ekonomide yapısal reformlara hız verilmesi gerektiğini vurguladı. Özellikle para politikası şoklarına karşı yapısal dayanıklılığın artırılması ve kurumsal reformların kalıcı hale getirilmesi, önümüzdeki dönemin temel belirleyicileri olacak.