Merkeze bağlı Alaniçi köyünde yürütülen ot biçme mesaisi, hem zorlu doğa koşulları hem de teknolojiye erişimin sınırlı olması nedeniyle oldukça meşakkatli geçiyor.
Motor Giremeyen Arazilere Emek Gidiyor
Köylüler, yamaç araziler nedeniyle biçerdöver gibi modern araçlardan faydalanamıyor. Bu nedenle hâlâ geleneksel yöntem olan tırpanla biçme işlemi tercih ediliyor. Sabah saat 4’te başlayan yoğun mesai, akşam güneşi batana kadar devam ediyor. Çiftçiler hem kışlık hayvan yemini hazırlıyor hem de atalarından kalan mesleği sürdürüyor.
"40 Yıldır Aynı Emek, Aynı Alın Teri"
Yaklaşık dört on yıldır tırpanla ot biçtiğini dile getiren Eşref Gürtürk, yaptığı işi sadece zorunluluk değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak gördüğünü belirtiyor: “Sabah namazıyla kalkıp akşam güneş batana kadar çalışıyoruz. Arazimize motor girmiyor, bu yüzden her şeyi el emeğiyle yapıyoruz. Yorucu ama alıştık. Oğlum da yardım ediyor, eşim yemek getiriyor; bu şekilde hep birlikte çalışıyoruz.”
"Tırpan, Bizde Bir Kültür"
Tırpancılığın kuşaktan kuşağa geçen bir gelenek olduğunu söyleyen Emrah Gürtürk ise bu işi sadece bir zorunluluk değil, bir kültür mirası olarak değerlendirdi: “Tırpan, dedemizden babamıza, ondan da bize geçen bir miras. Yamaç arazilerde başka çare yok. Yorucu ama huzur veren bir uğraş. Hem fiziksel emek harcıyoruz hem de doğayla baş başa kalıyoruz.”
Haziran sonunda başlayan biçme sezonunun, hava koşulları elverişli olduğu takdirde Temmuz ortasına kadar sürmesi bekleniyor. Zorlu doğa koşullarına rağmen emeğin, dayanışmanın ve geleneklerin bir araya geldiği bu tırpan mesaisi, Muş’un tarım kültürünün en canlı örneklerinden biri olmayı sürdürüyor.