Milyonlarca çalışan, 2026 yılı için belirlenmesi beklenen asgari ücret zammını yakından takip ediyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ilk toplantısını tamamladı; ikinci toplantı 18 Aralık’ta yapılacak. Ancak işçi kesimini temsil eden TÜRK-İŞ’in toplantıya katılmaması, sürece ilişkin tartışmaları gündeme taşıdı.
TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, toplantı öncesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile ön görüşme gerçekleştirdi. Ağar, komisyon çalışmalarına katılmama gerekçelerini içeren dosyayı Bakanlığa teslim etti. TÜRK-İŞ, komisyonun mevcut yapısının işçilerin karar süreçlerinde etkili olmasına izin vermediğini ve bu nedenle toplantılara katılmayacağını açıkladı.
“İlave bir artış yapılmalı”
Ağar, geçtiğimiz yıl asgari ücrete yapılan zam oranının enflasyonun altında kaldığını belirterek, “Öncelikle geçtiğimiz yıl karşılanmayan yüzde 14,38’lik enflasyon kaybı telafi edilmeli. Ardından gıda, kira, ulaşım, eğitim ve faturalar gibi temel giderlerdeki artışlar gözetilerek ilave bir artış yapılmalı” dedi.
Devlet ve işveren belirleyici olacak
Ekonomist Muhammet Bayram, CNN Türk canlı yayınında yaptığı değerlendirmede, “İşçi tarafının masaya oturmayacağını dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından anladık. Bu durumda asgari ücretin belirlenmesinde devlet ve işveren tarafı belirleyici olacak. TÜRK-İŞ toplantıda olsaydı, asgari ücret en az 25 bin TL seviyesinde olabilirdi” ifadelerini kullandı.
TÜRK-İŞ: İnsan onuruna yaraşır gelir sağlanmalı
Ramazan Ağar, asgari ücretin yalnızca taban ücret olmaktan çıkarak ortalama ücrete dönüştüğünü belirtti ve çalışanların yarısından fazlasının asgari ücret veya buna yakın ücretle çalıştığını vurguladı. Ağar, “İnsan onuruna yaraşır bir gelir düzeyi sağlamak devletin temel sorumluluğudur. TÜRK-İŞ olarak adil gelir ve yaşanabilir ücret için mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
Asgari ücrette ikinci toplantı 18 Aralık’ta
İlk toplantının ardından gözler, 18 Aralık’ta yapılacak ikinci toplantıya çevrildi. Ekonomik göstergeler ve enflasyon oranları, yeni asgari ücretin belirlenmesinde kilit rol oynayacak. İşçi, işveren ve devlet arasındaki pazarlıklar, milyonlarca çalışanın gelir düzeyini doğrudan etkileyecek.
