Kısmetse Olur 49. bölüm neden yayınlanmadı? RTÜK'ten açıklama geldi
Kısmetse Olur 49. bölüm neden yayınlanmadı? RTÜK'ten açıklama geldi
İçeriği Görüntüle

İnancın psikolojik sağlamlık üzerinde koruyucu bir etkisi olduğunu vurgulayan Tarhan, inanmanın bireyin kendisiyle barışık olmasını sağladığını ifade etti.

‘İnanç Psikolojisi ve Maneviyatın Ruh Sağlığımıza Etkisi’ başlığı altında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Tarhan, yeni kuşağın adalet ve masumiyet arayışının yüksek olduğuna işaret etti. Bu nedenle gençlerin sorgulayıcı tavırları nedeniyle aceleci etiketlemeler yapılmaması gerektiğini belirten Tarhan, “Bir insanın Allah'ın varlığını sorgulaması kötü bir şey değil. Tam tersine, sorgulayacak, test edecek, aklını kullanacak ve akılla kalbi birleştirecek. Bunu yapabilmesi için de sorular sorması gerekiyor. Sormazsa öğrenemez ki!” dedi.

İnançla ilgili genetik çalışmalar yapılıyor

İnanma ihtiyacının bilimsel çalışmalarla da ele alındığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu alanda yapılan genetik araştırmalara dikkat çekti. Tarhan, “Genetik çalışmalar da yapıldı inanma ile ilgili… Daha doğrusu meta-kolektif genlerden, yani zihin üstü genlerden söz ediliyor. 4 gen üzerinde duruluyor” ifadelerini kullandı.

Bu genlerin; anlam arayışı, yenilik arama, zamanı algılama ve ölümü algılama ile ilişkili olduğunu belirten Tarhan, “İnsan dışında hiçbir canlıda ölüme açıklama getirme özelliği yok, insanda var” dedi.

İnsanda inanma ihtiyacı ortak bir özellik

Bu genetik altyapının insanı, yüksek bir güce inanma ve büyük bir anlamın parçası olma arayışına yönelttiğini dile getiren Tarhan, Budist rahipler ve Sufi meditasyon örneklerine de değindi. Tarhan, “İnsanda inanma ihtiyacı var. Bu ortak bir ihtiyaç… Teselli arayışı ve büyük bir anlamın parçası olma isteği bütün insanlarda ortak var” diye konuştu.

Tevhit inancı akla en uygun sistem

Tanrı tasavvuru açısından değerlendirildiğinde, akla en uygun inanç sisteminin Tevhit inancı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, adalet, irade ve hikmet kavramlarının bu inanç sistemi içerisinde anlam kazandığını vurguladı. Tarhan, “Çünkü bu dünyada adalet yok. Bu dünyada insanlar eşit yaratılmamış. Eğer her şey bu dünyada olsa anlamı kalmazdı. Bu nedenle ikinci bir hayat olması gerekir” dedi.

İnanç, ruh sağlığını koruyucu etkiye sahip

İnsanın spiritüel ve manevi ihtiyaçları bulunduğunu belirten Tarhan, inanmanın bireye iç huzur sağladığını dile getirdi. “İnanmak, insana iç huzuru veriyor. Kendisiyle barışık oluyor, psikolojik sağlamlığı artırıyor, yani koruyucu ruh sağlığı etkisi var diyebiliriz” diyen Tarhan, kibir ve ego konusuna da dikkat çekti.

Dinin özü ahlaktır

İnancın şekil ve öz olmak üzere iki boyutu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, bu durumu “zarf ve mazruf” benzetmesiyle anlattı. “Zarf, kişinin yaptığı dini pratikler yani ritüellerdir. Mazruf ise özdür, yani ahlaktır” diyen Tarhan, şekilsel dindarlıkla ahlaki tutum arasındaki çelişkilere dikkat çekti.

Din güvenilir insan ortaya koymuyorsa yaşanmıyordur

Bir inancın topluma yansımasının güvenilirlik üzerinden ölçülebileceğini ifade eden Tarhan, “Eğer bir din emin ve ehil insanları ortaya çıkarmıyorsa, o dinin yaşanmadığını” söyledi. Güven, liyakat ve ehliyet vurgusu yapan Tarhan, bu değerlerin yokluğunda din öğretisinin sahte hale geldiğini belirtti.

Hayat, yapılan seçimlerin toplamı

İnsanın ruhsal yapısının iyicil ve kötücül duyguların karışımından oluştuğunu söyleyen Tarhan, hayatın her an yapılan tercihlerle şekillendiğini ifade etti. “Hayat, her an yapılan seçimlerden ibaret” diyen Tarhan, anlık hazların insanı hedeflerinden uzaklaştırabileceğine dikkat çekti.

Erteleme becerisi öğrenilen bir yetenek

İçsel çatışmalarda doğru seçimi yapabilmenin, erteleme becerisiyle ilişkili olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Eğer bir kimsenin fikri, ideali ve anlam arayışı varsa, ‘Şu anda bu benim hoşuma gidiyor ama ilerideki hedeflerime aykırı’ diyebilir” dedi.

Ruhun olgunlaşması ve ölüme anlam kazandırmak gerekiyor

İnsanın ruhunu geliştirme sorumluluğu bulunduğunu ifade eden Tarhan, olgun savunma mekanizmalarının önemine dikkat çekti. “İyiliklerin oranı yüzde 51'in üzerindeyse, ölümden sonraki hayata da hazırlıklı olmuş olurlar” diyen Tarhan, ölümün bir yok oluş değil, anlamlı bir geçiş olduğunu vurguladı.

İnançta zorlama dine aykırı

İnanç konusunda zorlamanın doğru olmadığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Kur'an-ı Kerim'de yer alan 'Dinde zorlama yoktur' ayetini gördükten sonra, inanan bir insanı inancı konusunda zorlamanın dine aykırı olduğuna kanaat getirdim” dedi. Bu yaklaşımın aileler için de geçerli olduğunu ifade etti.

Gençleri etiketlemek yerine anlamak gerekiyor

Gençler arasında deizmin yaygınlaştığına yönelik tartışmaları da değerlendiren Tarhan, bunun iki temel nedeni olduğunu söyledi. Yeni kuşağın sorgulayıcı yapısına dikkat çeken Tarhan, “Bu nedenle, sorgulamaları nedeniyle onları hemen 'deist oldu' diye etiketlememek gerekiyor” dedi.

Eski sorulara yeni cevaplar çağrısı

Gençlerin sorularına uygun, güncel ve anlaşılır yanıtlar verilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Eski sorulara yeni cevaplar vermeliyiz. Eski cevaplarla bu gençliğe ulaşamayız” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ