Araştırmaya göre Türkiye, 123 ülke arasında 71’inci sırada yer alarak İngilizce puanını 488’e düşürdü. Geçen yıl 497 puanla 65’inci sırada bulunan Türkiye, Avrupa sıralamasında ise yine sondan ikinci oldu.
Türkiye genelinde İngilizce yeterliliği “düşük” seviyede kalırken, Marmara Bölgesi bu alanda en iyi performansı gösterdi. Şehirler bazında ise İzmir, 515 puanla Türkiye’nin zirvesine oturdu. Başkent Ankara ise 508 puanla “orta yeterlilik” kategorisinde yer aldı. Ülke genelinde en güçlü beceri okuma olarak öne çıkarken, konuşma becerisi en zayıf alan oldu. Araştırmada, özellikle 40 yaş üstü yetişkinlerde üretken İngilizce becerilerinde düşüş gözlemlendi.
EF Education First’ün dünya çapında gerçekleştirdiği araştırma, bu yıl katılımcıların okuma ve dinleme becerilerinin yanı sıra konuşma ve yazma yeteneklerini de özel yapay zekâ teknolojisi ile ölçtü. Bu sayede küresel ölçekte daha hızlı ve kapsamlı değerlendirme yapılarak, dil yeterliliğine dair daha gerçekçi bir tablo ortaya kondu.
Araştırma, dünya genelinde İngilizce yeterliliğinin sabit seyrettiğini ve üretken İngilizce becerilerinin hâlâ zayıf olduğunu gösteriyor. Öne çıkan ülkeler arasında yalnızca Kenya, Güney Afrika ve Zimbabve “yüksek yeterlilik” seviyesine ulaşabildi. Avrupa’da ise Hollanda liderliğini sürdürürken, Hırvatistan ve Avusturya sıralamasını yükseltti. Almanya ise Avrupa’daki en büyük ilerlemeyi kaydeden ülkeler arasında yer aldı.
Bu yılki araştırmada yapay zekânın İngilizce öğrenimi üzerindeki etkisi de vurgulandı. EF uzmanları, AI destekli konuşma tanıma sistemleri ve sanal konuşma partnerlerinin 7/24 pratik imkânı sunarak dil öğreniminde önemli avantaj sağladığını belirtti. Araştırmanın önsözünde ise, “İngilizce yeterliliği ile yapay zekâ okuryazarlığının birleşimi, geleceğin iş dünyasında rekabet avantajının anahtarı olacak” değerlendirmesine yer verildi.
EF Education First Türkiye Ülke Müdürü Özüm Sekmen, sonuçları değerlendirerek, “2025 araştırması, dünyanın birçok bölgesinde İngilizce yeterliliğinin durağanlaştığını, bazı ülkelerde ise gerilediğini gösteriyor. Türkiye de bu eğilimin dışında değil. Küresel ekonomiye entegre olmanın, uluslararası iş birliğinde yer almanın hatta yapay zekâ çağında rekabet edebilmenin yolu güçlü İngilizce becerilerinden geçiyor. Genç nüfusumuz, artan dijitalleşme ve küresel etkileşim ortamı düşünüldüğünde, İngilizce eğitimine her düzeyde daha fazla yatırım yapmamız gerekiyor. Eğitimde ortak bir vizyonla ilerlersek Türkiye’nin küresel arenada çok daha üst sıralarda yer alacağına inanıyoruz” dedi.
