Köydeki kadınlar, yıllar boyunca arsenik kullanarak eşlerini ve aile üyelerini öldürdü. Bu trajik olaylar, Nagyrév’i dünya tarihine “Melek Katilleri” (Angel Makers) olarak kazıdı.
YÜZLERCE KADIN, ONLARCA FAİL
Yetkililer resmi kayıtlara geçen en az 162 ölümü doğrularken, bazı tarihçiler ölü sayısının 300’e ulaşabileceğini belirtiyor. Cinayetlerde kullanılan zehir, çoğunlukla sinek kâğıtlarının kaynatılmasıyla elde ediliyordu. Kurbanların büyük kısmı kocalardan oluşurken, bazı aile üyeleri ve hatta çocuklar da hedef alındı.
ŞİDDET DOLU EVLİLİKLERİN GÖLGESİNDE
Olayların merkezinde köyün ebe-hemşiresi Zsuzsanna Fazekas yer alıyordu. “Auntie Zsuzsi” olarak bilinen Fazekas, evliliklerinde şiddet gören kadınlara zehir hazırlamayı öğreterek onlara “çıkış yolu” sundu. Boşanmanın neredeyse imkânsız olduğu bu kırsal bölgede, kadınlar arsenik karışımıyla şiddet dolu evliliklerden kurtulmayı seçti.
SAVAŞ SONRASI GERGİNLİK VE YOKSULLUK
Birinci Dünya Savaşı sonrası köydeki sosyal koşullar cinayetlerin zeminini hazırladı. Savaş sonrası travma yaşayan erkekler, artan ekonomik sıkıntılar ve yaygın aile içi şiddet ortamı, kadınları sessiz ama ölümcül bir direnişe yöneltti. Kadınların boşanma hakkının olmaması ve toplumsal baskılar, bu trajik süreci tetikledi.
CEZA VE SONUÇLAR
Cinayetler 1929’da tesadüfen ortaya çıktı. Yapılan soruşturmalar sonucu 26 kadın ve 2 erkek sanık olarak yargılandı. Bazıları idam cezasına çarptırılırken, bazıları ömür boyu hapis cezası aldı. Ancak köydeki zehirleme vakalarının tamamının aydınlatılamadığı düşünülüyor.
TARİHİN KARA SAYFASI
Nagyrév’deki bu olaylar, “Dünyanın en büyük kadın kaynaklı seri zehirleme vakası” olarak kabul ediliyor. Bugün köy, bu karanlık geçmişiyle anılırken, olay kadın hakları, toplumsal baskı ve aile içi şiddet konularında hâlâ ibret verici bir örnek olarak gösteriliyor.
Kaynak:Sözcü