Uzmanlar, bu tür durumların büyük çoğunluğunun yanlış veya uygunsuz beslenmeden kaynaklandığını belirterek, gıda zehirlenmesi ve kalp krizi riskine karşı uyarıyor.

Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Ömer Jaradat, son yıllarda acil servislere yapılan başvurularda bulantı, kusma ve ishal gibi şikayetlerin artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Dr. Jaradat, “Kimilerinde tabii ki böyle durumlar saptanmazken basit bir yemek dokunmuş yani gıda zehirlenmesinden öte gıda yan etkisi dediğimiz durumlar olabilecekken bazı hastalarda ciddi bir gıda zehirlenmesi durumları oluyor. Çoğunlukla hastalar soğuk zinciri kırılmış gıdalarda veya örneğin yaz aylarında mesela mayonez tüketilmesi gibi hele ki uygun saklanmamışsa veya işte iyi pişmemiş tavuk, et ürünleri, yumurta gibi durumlarda veya pastörize edilmemiş süt tüketiminden sonraki durumlarda hastalarımız olmaktadır. Çoğunlukla hastalarda ilk önce vücudun fizyolojik bir savunma mekanizması olduğu için bir bulantı ardından bir kusma eşlik eder. Bir süre sonra buna ishal de eşlik eder ki bağırsaklardaki patojenler vücuda geçmesin diye bundan sonra da artık ishalle ve kusmayla beraber olan sıvı kaybından, elektrolit kaybından dolayı hastalarda bir halsizlik, hipotansiyon, bilinç bulanıklığına kadar varan dehidratasyon bulgularıyla karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla biz genel olarak bu tablolarda her zaman gıda ile alakalı zehirlenmeleri aklımızda tutmaktayız” dedi.

Uzman (1)

Bel, sırt ve boyun ağrısı ciddi olabilir
Bel, sırt ve boyun ağrısı ciddi olabilir
İçeriği Görüntüle

Pandemi sürecinin etkileri de beslenme alışkanlıklarını değiştirdi. Dr. Jaradat, “Bir pandemi süreci atlattık ve insanlar dünyada her yerde olduğu gibi halkımız da mecbur karantinadan dolayı evde kaldı. Sağlık önlemleri kapsamı açısından sokağa çıkma yasağımız vardı. Dolayısıyla hastalarda bir sedanter yaşam yani biraz tembellik durumu muhakkak herkeste olmuştur. Ayrıca bu da beslenme yöntemi ile alakalı yine bir yan etkisi veya kötü yansıması olmuştur. Çoğunlukla şu an çok denk geldiğimiz aşırı gazlı içecek tüketilmelerinde hem çok yüksek bir şeker içeriği fruktoz şurupları var içlerinde, dolayısıyla birçok tanı almamış şeker hastaları bize şeker komasıyla başvurduklarında bazen altta yatan sebeplerden biri de bu gazlı içeceklerin yoğun olarak tüketilmesi söz konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Keza içlerinde fosforik asit vardır, bu da kalsiyum emilimini azalttığı için kemiklerdeki mineral yoğunluğunu düşürür. Bu da uzun vadede hem kemik erimesi hem erken yaşta travmalardan sonra düşmelerden, çarpmalardan sonrasında kemik kırıklarının altta yatan sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkabilir” ifadelerini kullandı.

Fast food tüketiminin de sağlık üzerinde ciddi etkileri olduğunu vurgulayan Dr. Jaradat, “Aşırı doymuş yağ ve trans yağ içerdikleri için hem uzun vadeli olarak şeker hastalığını, hipertansiyon yani tansiyon hastalığını ve onunla beraber hatta damarlardaki yağlanmaları arttırıyor. Kimi hastalarımız bize 30-40'lı yaşlarda kalp krizi yani miyokard enfarktüsü tablosuyla gelip hatta o kadar yoğun içerikli yağ plakları ile karşılaşıldığı için damarlarında bazılarında da yapılan anjiyo işleminde damarları açılamamaktadır. Bu açıdan da bu büyük ve giderek büyüyen bir halk sağlığı problemi haline dönmüştür. Bunun için ne yapmamız lazım; yavaş yeme ve sağlıklı yeme rejimi var. Aslında lokmalarımızı gıda besin ne olursa olsun iyi çiğnemek mide bağırsak sistemini, sindirim sistemini rahatlatacaktır. Ayrıca sağlıklı besinlerin tüketilmesi zaten her zaman daha iyidir. Son zamanlarda özellikle pandemi sonrası dönemde fast food rejimi daha ulaşılabilir, daha cazip olduğu için bir tık daha arttı. Uzun vadeli olarak acil servise bu hastalar 'bir fast food yedim, kötü hissediyorum'dan ziyade bize kalp krizi gibi, şeker ve çok yüksek derecelere ulaşmış tansiyon hastalığı olarak tarafımıza başvurmaktadır. Bu konu da gerçekten gençlerimizin ve genel olarak tüm insanlarımızın dikkate alması gereken önemli bir husus” dedi.

Kaynak: İHA