Alaçatı’nın sürekli esen rüzgarı sadece sörf meraklılarını mutlu etmiyor; yüzyıllar önce bölge halkı, bu rüzgarı yaşamın devamı için bir enerji kaynağına dönüştürmüştü. Un ve buğday üretimi için inşa edilen yel değirmenleri, bugün çalışmasa da hala dimdik ayakta. Günümüze ulaşabilen dört taş değirmen, Alaçatı'nın geçmişine tanıklık ediyor.
1986 yılından beri turizm amaçlı değerlendirilen bu yapılar, artık Alaçatı'nın en ikonik simgelerinden biri.
İlk kez Alaçatı’ya gelenler için iyi haber: Yel Değirmenleri’ni kaybetmek imkânsız! Çarşının hemen girişine yakın bir konumda bulunan bu yapılar, yüksek konumları sayesinde adeta “buradayız” diyor. Alaçatı’nın hangi sokağından geçerseniz geçin, bu tarihi taş yapılar mutlaka karşınıza çıkıyor.
Yel değirmenlerine çıkan kısa ama hafif eğimli yokuşun sonunda sizi Alaçatı Yel Değirmenleri Parkı karşılıyor. Çay bahçeleri, oturma alanları ve Alaçatı’nın eşsiz manzarasına bakan banklarıyla burası adeta bir soluklanma noktası. Eğer şanslıysanız, çarşıdan aldığınız kumru ya da dondurmayla bu manzaraya karşı küçük bir mola verebilirsiniz. Ancak unutmayın, yaz sezonunda yer bulmak zor olabilir.
Alaçatı Yel Değirmenleri’nin hemen çevresinde yer alan hediyelik eşya dükkanlarında, rüzgar gülü motifli biblo, magnet ve takılar gibi birçok özel ürün sizi bekliyor. Dönerken yalnızca fotoğraf değil, bu masalsı yapıyı evinize taşıyacak küçük hediyelerle de ayrılabilirsiniz.
• Tarihi ve kültürel bir sembol
• Alaçatı’nın panoramik manzarasına hakim noktada
• Instagram’a layık kartpostallık kareler
• Sakinlik arayanlara huzurlu bir park atmosferi
• Tarihle doğanın birleştiği nokta
Alaçatı’ya adım attığınızda, Yel Değirmenleri’nde bir fotoğraf çekmeden dönmek, neredeyse bu seyahatin eksik kalması demek! Rüzgârla yoğrulmuş bu taş yapılar, sadece geçmişi değil; bugünün tatil hikayelerini de yazmaya devam ediyor.