Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen sahte diploma soruşturmasında önemli gelişmeler yaşanıyor. Bazı kamu yöneticilerinin e-imzalarının kopyalanmasıyla belgelerde sahtecilik yapıldığı ortaya çıkarken, operasyon sonrası kamuoyunda “400 akademisyenin sahte diplomayla atandığı” yönündeki iddialar gündem oldu.
65 ŞÜPHELİYE 5’TEN 50 YILA KADAR HAPİS TALEBİ
Başsavcılık, bazı kamu kurumlarının yöneticilerine ait elektronik imzaların kopyalanarak belgelerde sahtecilik yapıldığını tespit etti. Aralarında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı, BTK Başkan Yardımcısı ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Eğitim ve Öğretim Başkanının da bulunduğu çeşitli isimlerin e-imzalarının kopyalandığı iddia edildi. Bu kapsamda toplam 65 sanık hakkında 5 yıldan 50 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.
DMM: “400 AKADEMİSYEN İDDİASI GERÇEK DEĞİLDİR”
Soruşturma sonrasında sosyal medyada ve bazı platformlarda “400 akademisyen sahte diplomayla atandı” iddiası yayıldı. Ancak Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), bu iddiayı yalanladı. DMM tarafından yapılan açıklamada, “400 akademisyenin usulsüz atandığı yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır” denildi.
Konuyla ilgili DMM'nin yaptığı açıklamanın tamamı ise şöyle:
"Bazı basın yayın organları ve sosyal medya mecralarında yer alan “400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı” yönündeki haberler, kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyondur.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarından edinilen bilgilere göre, soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla işlem yapılan 220 kişi arasında Türkiye’de hiçbir akademisyen bulunmamaktadır.
Aynı şekilde, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda görev yapan herhangi bir öğretmen de şüpheliler arasında yer almamaktadır. Sadece bir sürücü kursu eğitmeni ile bir beden eğitimi hocasının adı geçmekte olup, bu kişiler öğretmen statüsünde değildir.
Soruşturma kapsamında 57 sahte üniversite diploması, 4 lise diploması ve 108 sahte sürücü belgesi düzenlendiği tespit edilmiştir. İki kişi dışında, düzenlenen hiçbir diplomanın herhangi bir meslek ifasında kullanıldığına dair bir tespit de bulunmamaktadır.
“400 akademisyenin usulsüz atandığı” yönündeki iddia, dosya şüphelilerinden birinin soyut beyanına dayanmaktadır. Bu ifade dışında herhangi bir somut bilgi, belge veya tespit mevcut değildir.
Türk akademisini ve eğitim camiasını hedef alan bu tür yayınlar, sistematik bir karalama kampanyasının ürünüdür. Nitekim soruşturma da bir dış ihbarla değil, bizzat bir üniversitenin iç denetimi sonucunda adli makamlara yapılan bildirimle başlatılmıştır.
Kamuoyunun manipülasyon amacı taşıyan bu tür içeriklere itibar etmemesi; yalnızca resmi ve doğrulanmış kaynaklardan yapılan açıklamaların dikkate alınması büyük önem taşımaktadır."