Sonbahar ve kış mevsiminde havaların soğuması ve kapalı alanlarda geçirilen sürenin artması, enfeksiyonların hızla yayılmasına zemin hazırlıyor.

Bu dönemde özellikle 5 yaş altındaki çocuklar rotavirüs açısından risk altında bulunuyor.

Altunizade Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ekin Pasinlioğlu, özellikle Aralık ve Ocak aylarında yoğunlaşan rotavirüsün, her yıl 25 milyon çocuğu etkilediğini ve 215 binden fazla çocuğun hayatını kaybetmesine neden olduğunu vurgulayarak, hastalığın ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtiyor.

Aralık Ve Ocak Kabusu Rotavirüs Çocukları Hedef Alıyor!

Rotavirüsün kuluçka süresinin 2–4 gün olduğunu aktaran Dr. Pasinlioğlu, ateş, kusma, günde 10’a kadar çıkabilen ishal, karın ağrısı ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterdiğini söylüyor. “Genel olarak her çocuk 5 yaşına gelene kadar en az bir kez rotavirüs enfeksiyonu geçirir. Rotavirüse karşı özel bir antiviral ilaç yoktur. Tedavinin temel amacı, kaybedilen sıvıyı yerine koymaktır. Aileler doktora başvurmak yerine ‘geçer diye beklemek’ ya da gelişigüzel antibiyotik ve ishal kesici ilaç kullanmak gibi hatalara çok sık düşüyorlar. Oysa zaman kaybetmeden mutlaka doktora başvurmak gerekir” diyor.

Yanlış sünnette korkunç tehlike: Organ kaybına kadar gidiyor!
Yanlış sünnette korkunç tehlike: Organ kaybına kadar gidiyor!
İçeriği Görüntüle

Dr. Pasinlioğlu, çocukları rotavirüsten korumada dikkat edilmesi gereken 5 temel kuralı şöyle sıralıyor:

1. Aşısını zamanında yaptırın

Rotavirüsten korunmanın en etkili yolunun rotavirüs aşısı olduğunu vurgulayan Dr. Pasinlioğlu, “Rotavirüse karşı ağızdan uygulanan iki tip aşı vardır. Her ikisi de canlı aşıdır ve etkinlik açısından birbirlerine üstünlükleri yoktur. Aşıya altıncı haftadan itibaren başlanabilir. İlk dozun 14 hafta 6 günden önce yapılması gerekir. Son doz bebek 8 ayı doldurmadan tamamlanmalıdır. Hangi aşıyla başlandıysa o aşı serisine aynı marka ile devam edilmelidir. İlk dozun marka bilgisi bilinmiyorsa 3 dozluk şema uygulanır. Rotavirüs aşısı devlet takviminde bulunmasa da, hekim önerisiyle yapılan aşılama, çocukların hastalığı daha hafif geçirmesine ve ağır sıvı kaybı riskinin azalmasına yardımcı olur” diyor.

2. El hijyenine dikkat edin

Virüs, kirli su ve gıdalar, dışkı ile temas etmiş eller, yüzeyler, oyuncaklar ve kişiler aracılığıyla kolayca bulaşıyor. Dr. Pasinlioğlu, “Özellikle tuvaletin ardından, bez değiştirdikten sonra ve dışarıdan eve gelince mutlaka sabunla en az 20 saniye el yıkamak gerekir. Bez değiştirirken eldiven kullanılması faydalıdır. Kreş gibi kalabalık ortamlarda hijyene dikkat edilmesi ve yüzeylerin iyi temizlenmesi bulaş riskini azaltmada önemlidir. Unutmayın, küçük çocukların ellerini temiz tutmak büyüklerin elindedir!” uyarısında bulunuyor.

3. Oyuncakları ve ortak yüzeyleri sık sık temizleyin

Rotavirüs yüzeylerde saatlerce, bazen günlerce canlı kalabiliyor. Bebekler oyuncakları ağızlarına götürdüğü için, oyuncaklar, mama sandalyesi tepsisi, kapı kolları ve ortak kullanılan yüzeylerin düzenli temizliği büyük önem taşıyor.

4. Yiyecek ve içme suyunda hijyene özen gösterin

Biberonlar, emzikler ve mama hazırlanan kaplar hijyen açısından kritik. Mamaların temiz su ile hazırlanması, biberonların sterilizasyonu ve yiyeceklerin hijyenik şekilde yıkanıp saklanması enfeksiyon riskini azaltıyor. Dışarıda ise çocuğun kendi bardağını kullanması gerekiyor.

5. Hasta kişilerle teması sınırlayın

Rotavirüs özellikle çocuklar arasında hızlı ve kolay bulaşıyor. Çevrede ishal veya kusma şikayeti olan kişiler varsa, temas mümkün olduğunca azaltılmalı.

Dikkat! Bu hatalara sık düşülüyor

Rotavirüse karşı özel bir antiviral ilaç olmadığını hatırlatan Dr. Pasinlioğlu, tedavide sıvı kaybının zamanında yerine konmasının kritik olduğunu söylüyor:

“Öncelikle bu bir virüs olduğu için antibiyotik etkisizdir, yalnızca uzun hastane yatışlarında ikincil enfeksiyonu önlemek amacıyla kullanılabilir. O nedenle ebeveynler gelişigüzel antibiyotik başlamamalıdır. Kusma ilaçları sadece hastane koşullarında ve doktor gözetiminde kullanılmalıdır. İshal kesiciler bağırsak hareketlerini yavaşlatarak durumu kötüleştirebileceği için kaçınılmalıdır. Ateş, kusma, ishal ve karın ağrısı gibi şikayetler başladığında en kısa sürede doktora başvurulması gerekir ancak ne yazık ki en sık karşılaştığımız problem, ailelerin hastaneye geç başvuru yapması, öncesinde ise bu tür fayda yerine aslında daha zarar veren uygulamalara yönelmeleri oluyor.”

Kaynak: BASIN BÜLTENİ