Bu durum, yalnızca fiziksel değil psikolojik etkileri de olan zona hastalığını gündeme taşıyor. Özel Gözde Kuşadası Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Muammer Söylemezoğlu, sinir ucu iltihabına neden olan zona hastalığında bağışıklık sisteminin güçlü tutulmasının önemine dikkat çekiyor.

Hareketsizlik sessizce ekleminizi yok ediyor!
Hareketsizlik sessizce ekleminizi yok ediyor!
İçeriği Görüntüle

Zona, vücutta kırmızılık, ödem ve su dolu kabarcıklarla kendini gösteriyor. Söylemezoğlu, hastalığın sinire yerleşmesi nedeniyle son derece ağrılı olduğunu belirtiyor:

“Bu hastalığın tedavisinde öncelikle virüsü yok etmek daha sonra vücutta oluşan tahribatı tedavi etmek zorundayız. Kimi durumlarda nörolog da bu işin içine girmekte. Tıpkı kabakulak ve su çiçeği gibi zona hastalığı da bir kere geçirilir. Hastanın vücut sağlığına göre tedavi uzman hekim tarafından belirlenmektedir. Tedavide antiviral ilaçlar ve B vitamini desteği uygulanmaktadır. Ayrıca antienflamatuvar, ödem kesici ve ağrı kesici ilaçlar, antiviral bir krem ve kafa zonaları daha şiddetli etkilere neden olduğu için depo kortizon iğne tedavisi uygulanmaktadır. Zona hastalığının altında yüzde 90 sıkıntı, stres yatar. Bu nedenle vakalar artış gösterdi. 50 yaşın üstündeki her insanın multi mineraller alması B, C ve D vitaminleri alarak bağışlık sistemini ve vücut direncini kuvvetlendirmesi gerekir.”

SU ÇİÇEĞİ VİRÜSÜ ZONA SEBEBİ

Zona, daha önce su çiçeği geçiren kişilerde vücut direnci düştüğünde ortaya çıkıyor. Dr. Söylemezoğlu, hastalığın sinirlere zarar verdiğini ve vücudun yalnızca bir yarısını etkilediğini vurguluyor:

“Yüzde 70-80 oranında vücuda yerleşiyor. Kafaya yerleşmesi daha tehlikelidir. Yüz felci, geçici körlük, kulakta geçici sağırlık, 6 ay ila 1 sene devam eden baş ağrılarına neden olabilir. Kafa zonalarında tedaviyi daha önemsemek gerekmektedir. Vücut tutulumları ise daha az etki eder. Vücut direncinin azalmasıyla ortaya çıktığı için öncelikle hastanın psikolojik durumunun incelenmesi gerekir. Bir vitamin, mineral veya element eksikliği varsa yerine getirilmesi önemlidir. Hastanın iyi beslenip vücut savunma sistemlerini güçlendirmesi lazım. Tedavi süresinde uykusuzluk, yorgunluk yaşamaması ve farklı bir hastalık geçirmemesi gerekir. Vücut direnci kuvvetli, genç bir kişi 2 haftada iyileşebilirken, direnci düşük, yaşlı bir insanın 1 yıl boyunca iyileşme süresi devam edebilir.”

50 YAŞ ÜSTÜ KİŞİLERDE RİSK DAHA YÜKSEK

Zona, bağışıklık sisteminin zayıfladığı her yaş grubunda görülebilir, ancak 50 yaş üstü kişilerde risk daha yüksek. Diyabet, kanser veya AIDS gibi kronik hastalıklar da bağışıklık sistemini baskılayarak riski artırıyor. Dr. Söylemezoğlu, stresin vücudun savunma mekanizmasını olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor:

“Bu durum, kişiyi başka enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale getirebilir ve tıbbi kontrolü gerekli kılar. Zona, her yaştan insanı etkileyebilir, ancak 50 yaş üzeri kişilerde bağışıklık sistemi doğal olarak zayıfladığı için risk daha yüksektir. Diyabet, kanser veya AIDS gibi bağışıklık sistemini baskılayan kronik hastalıklara sahip kişiler de bu riski taşıyor. Sürekli stres, vücudun bağışıklık yanıtını olumsuz etkileyebilir.”

Zona aşısı ile önlenebilir bir hastalık olarak biliniyor. Erken teşhis ve antiviral tedavi, hastalığın süresini kısaltıyor ve ağrıyı hafifletiyor. Semptomlar görüldüğünde sağlık uzmanına başvurmak, modern yaşamın stresine karşı bağışıklığı güçlendirmek büyük önem taşıyor.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ