Hastalığın erken dönemde göz, damar ve beyin tutulumuna yol açabileceğini belirten Prof. Dr. Omma, erken tanı ve tedavinin önemine vurgu yaptı.

Behçet hastalığı, ilk kez 1937 yılında Türk dermatoloji uzmanı Hulusi Behçet tarafından tanımlandı. Başlangıçta ağız ve cilt yaraları ile göz lezyonları ile bilinen hastalık, günümüzde sistemik bir rahatsızlık olarak kabul ediliyor. Genital ülserler, eklem, damar, beyin, mide ve bağırsak tutulumu hastalığın diğer etkileri arasında yer alıyor.

Prof. Dr. Omma, Behçet hastalığının Türk literatüründe ismiyle anılan tek hastalık olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Behçet hastalığının ilk belirtisi genellikle ağızda sık sık ortaya çıkan yaralardır. Bu yaralar dili, dudakları ve ağız içini etkileyebilir. Hastalığa bağlı olarak genital bölgede de yaralar oluşabilir; bunlar genellikle iz bırakır. Özellikle erkek hastalarda göz tutulumu erken dönemde ciddi seyredebilir ve tedavi edilmezse körlüğe yol açabilir.”

Dünya Görme Günü’nde göz sağlığı uyarısı
Dünya Görme Günü’nde göz sağlığı uyarısı
İçeriği Görüntüle

Hastalığın eklemleri, beyni ve damar sistemini de etkileyebileceğini vurgulayan Omma, şunları ekledi:
“Diz ve ayak bileklerinde şişlik yapabilir, nadiren bağırsak tutulumu görülebilir. Damar tutulumu ciddi komplikasyonlara yol açabilir; toplar damarlar etkilenebilir, bacaklarda iyileşmeyen yaralar oluşabilir. Beyin ve karın damarlarının tutulması ise ciddi sakatlık ve ölüme kadar gidebilir.”

Genç erkeklerde daha ağır seyir

Behçet hastalığı hayatınızı tehdit edebilir-1

Behçet hastalığının cinsiyetler arasında eşit görüldüğünü aktaran Omma, özellikle 25 yaş altı erkeklerde hastalığın daha şiddetli ilerlediğini söyledi:

“Genç erkeklerde göz, damar veya beyin tutulumu varsa hastalık kötü seyreder. Yaş ilerledikçe, özellikle 40 yaş sonrasında hastalığın aktivitesi azalır, ancak ileri dönemde atar damar ve beyin tutulumları görülebilir.”

Tedavinin hastalığın etkilediği organa göre değiştiğini belirten Omma, ağız ve genital yaralar için kolşisin kullanımının yeterli olabileceğini, diğer organ tutulumlarında ise bağışıklık sistemini baskılayan daha ağır ilaçlara başvurulduğunu ifade etti.

Hastalığın ömür boyu süren etkilerini yaşayan Yusuf Kılıç (54), 16 yaşında gözünde yara ile Behçet tanısı aldığını belirtti. Kılıç, tedaviye geç erişim nedeniyle 20 yaşında görme kabiliyetini kaybettiğini anlattı. Günlük hayatında ağır işlerde çalışmak zorunda olduğunu söyleyen Kılıç, hastalığın psikolojik olarak da yıpratıcı olduğunu dile getirdi:

“Behçet tamamen geçecek bir hastalık değil. Ömür boyu taşınacak bir rahatsızlık. Bu yüzden yaşamı kolaylaştıracak önlemler almak ve hastalıkla yaşamayı öğrenmek gerekiyor.”

Kaynak: İHA