Dr. Er, “İnme hâlâ dünyada en sık görülen ölüm ve sakatlık sebeplerinden biri” diyerek toplumdaki yanlış algılara dikkat çekti.
Dr. Er, felcin beyindeki damarların tıkanmasıyla ortaya çıktığını, bu tıkanıklığın hangi beyin bölgesini etkilediğine göre belirtilerin değiştiğini söyledi. “Kol veya bacakta güçsüzlük, konuşma bozukluğu, görme kaybı ya da yüzde asimetri en sık görülen belirtilerdir. Ancak her felç kalıcı değildir” dedi.
Bazı hastalarda felç belirtilerinin 24 saatten kısa sürede tamamen ortadan kalkabildiğini ifade eden Dr. Er, halk arasında “geçici felç” olarak bilinen bu durumun asla hafife alınmaması gerektiğini belirtti.
“Çünkü bu kişilerde önlem alınmazsa ilerleyen dönemde kalıcı felç gelişme riski oldukça yüksektir” uyarısında bulundu.
İnmenin önlenebilir bir hastalık olduğuna da dikkat çeken Dr. Er, risk faktörleri hakkında şunları söyledi:
“Yüksek tansiyon, diyabet, sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, obezite, yüksek kolesterol, hareketsiz yaşam ve yetersiz uyku inme riskini artıran en önemli faktörlerdir. Düzenli egzersiz yapmak, Akdeniz tipi beslenmek, yeterli uyku ve stres yönetimi beyin damar sağlığını korur.”
Dr. Er ayrıca beyin kanaması ile inmenin sıkça karıştırıldığını belirterek, “Beyin kanaması, genellikle yüksek tansiyona bağlı damar yırtılması sonucu gelişirken, inme damar tıkanıklığı nedeniyle beyin dokusunun beslenememesi sonucu oluşur. Ancak bazı durumlarda inme sonrası da kanama meydana gelebilir. Özellikle ilk 4,5 saat içinde hastaneye başvuran hastalarda damar açıcı tedaviyle ciddi iyileşmeler sağlanabilir. Erken teşhisin inme tedavisinde en kritik aşamadır” dedi.
Yüzde kayma, konuşma bozukluğu, kol veya bacakta ani güçsüzlük gibi belirtiler görüldüğünde vakit kaybetmeden 112’yi aramanın hayati önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Er, “İnme, zamanla yarışılan bir hastalıktır; her geçen dakika milyonlarca beyin hücresi kaybedilmektedir. Erken müdahale, hem yaşamı hem de yaşam kalitesini kurtarır” uyarısını yaptı.
