Yutkunurken yanma, kronik boğaz ağrısı ve sık tekrarlayan bademcik iltihapları şikâyetiyle kulak burun boğaz kliniklerine başvuran binlerce hastanın asıl sorununun diş kaynaklı olabileceği ortaya çıktı. Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, boğaz kültürü temiz çıkan ancak tedaviye yanıt alamayan hastaların mutlaka bir diş hekimi tarafından değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Gömülü 20 yaş dişlerinin, genellikle sessizce iltihaplandığını vurgulayan Prof. Dr. Özkan, şu ifadeleri kullandı:
"Gömülü 20 yaş dişleri sessizce iltihaplanıyor. Hasta fark etmiyor, ağrısı bile olmuyor. Ancak arka boğaz bölgesine yakınlığından sürekli bir inflamasyon oluşturuyor. Bu da hastaya yıllar süren farenjit tanıları ve yanlış tedaviler olarak geri dönüyor."
Hastalığın yanlış teşhis edilmesinin, tedavi sürecini uzattığına dikkat çeken Özkan, 20’lik dişlerin genellikle ağız içinde bile görünmediğini ve sadece röntgen ile tespit edilebildiğini belirtti.
Boğazınız değil, dişiniz hastaysa ne olur?" sorusunu yönelten Prof. Dr. Özkan, şunları söyledi:
"Antibiyotikler geçici rahatlama sağlar, antibiyotik direnci gelişir, sonradan kullanılan antibiyotik artık etki göstermez. Boğaz pastilleri ve spreyler yalnızca yüzeysel etki gösterir. Oysa sorun ağızda büyümeye devam eder. Lenf düğümleri şişer, geniz akıntısı oluşur, bazen çene altına yayılan ağrılar başlar. Ve en önemlisi, 20’lik dişler dışarıdan bakıldığında sağlıklı gibi görünür. Çoğu zaman gömülü 20’lik dişler ağız içinde bile görülmez, röntgen çekilmeden fark edilmez."
2024 yılında Oral Surgery, Oral Medicine, Oral Pathology dergisinde yayımlanan bir araştırmadan da söz eden Özkan, gömülü dişlerin boğaz mukozasında yüzde 62 oranında kronik inflamasyona neden olduğunu; cerrahi çekim sonrası ise boğaz ağrılarında yüzde 85 azalma, geniz akıntısı ve öksürükte yüzde 72 düzelme tespit edildiğini aktardı.
Yine 2024’te Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan rapora göre, yılda dört ya da daha fazla farenjit atağı geçirenlerin yüzde 38’inde gömülü 20’lik dişlerin tespit edildiğini belirten Özkan, bu hastalarda çekim sonrası enfeksiyon nüks oranının yüzde 87 azaldığını ifade etti. Özellikle 18-35 yaş arası kadınların en yüksek risk grubunu oluşturduğuna dikkat çekti.
Boğaz ağrısı ve geniz akıntısı gibi şikâyetlerin yanı sıra çene ağrısı, kulak arkası hassasiyet, ağız kokusu ve ön dişlerde çarpıklık gibi belirtilerin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Özkan, bu kişilerin mutlaka diş hekimine başvurması gerektiğini söyledi.
Tedavi sürecine ilişkin de bilgi veren Prof. Dr. Özkan, şu açıklamayı yaptı:
"Tedaviye başlamadan önce, dişin çene içindeki konumu net olarak belirlenmelidir. Bu amaçla, panoramik röntgen ile genel kemik yapısı ve diş konumu gözlemlenir. Gerekirse 3 boyutlu dental tomografi (CBCT) sayesinde, dişin, alt çene sinirine (n. alveolaris inferior) yakınlığı, gömülülük derinliği, çene kemiği üzerindeki basısı, komşu dişlere baskısı ve hasar etkisi, çevre dokularla ilişkisi detaylı olarak analiz edilir.
Bu analiz, cerrahi sırasında sinir hasarı, çene kırığı veya yumuşak doku zedelenmesi gibi riskleri en aza indirmek için kritik önem taşır. Her gömülü diş aynı şekilde çekilmez. Dişin açısı, pozisyonu ve çevre dokularla ilişkileri, tedavi sürecinin kişiye özel planlanmasını gerektirir. Bazı durumlarda sinire çok yakın olan dişlerde, siniri zedelememek için köklerin ayrılarak çıkarılması, bazı durumlarda da yalnızca kron kısmının alınarak dokunun korunması gerekebilir.
İşlem, steril ameliyathane koşullarında ve ağız, diş ve çene cerrahisi uzmanı tarafından gerçekleştirilmesi tavsiye olunur. Çekim sırasında çevre dokular korunur. Komşu diş, çene siniri, dil siniri, dudak siniri, dişeti ve çene kemiği korunur. Kanama kontrol altında tutulur. Gerekiyorsa kemiği destekleyici materyaller kullanılır. Operasyon sonrası enfeksiyon riskine karşı özel önlemler alınır."
Hastalığın kaynağının doğru belirlenmesinin yıllar süren yanlış tedavi süreçlerinin önüne geçebileceğini belirten Prof. Dr. Özkan, son olarak şu uyarıda bulundu:
"Farenjit, Larenjit, Tonsilit tek başına ikincil bir hastalıktır. Eğer kaynağını doğru yerde aramazsanız, yıllarca gereksiz tedavilerle zaman kaybedersiniz. Oysa bir diş ve çene cerrahisi uzmanı değerlendirmesiyle bu döngü kırılabilir."