Üsküdar Üniversitesi Çevre Sağlığı Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, çevresel riskler ve bu risklerin insan sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

Çevre sağlığı hala önemli ve hassas bir konu

Dr. Adiller, çevre sağlığının bilimsel ve teknolojik ilerlemelere rağmen hâlâ önemli ve hassas bir alan olarak gündemde olduğunu belirtti:

“Günümüzde atık suların arıtılmasından, suyun dezenfeksiyonuna, atık yönetiminden kirlilik izleme teknolojilerine kadar pek çok gelişim gösteren alan maalesef nüfus artışı ve üretim süreçlerinden çıkan pek çok atıkla başa çıkmakta zorlanmaktadır.”

Hava, su ve toprak kirliliği güncel sorunlar

Farklı bölgelerde farklı çevresel sorunların görüldüğünü aktaran Dr. Adiller, şunları söyledi:

“Sanayi bölgeleri ve yoğun nüfusa sahip şehirlerde hava kirliliği, su kirliliği, yanlış atık yönetiminden kaynaklı toprak kirliliği yoğun bir şekilde görülürken, bir yandan da iklim değişikliği su ve toprak gibi doğal kaynakları baskı altına almaktadır.”

Çevre kirliliği insan sağlığını tehdit ediyor

Çevresel kirliliğin kısa ve uzun vadeli etkileri olduğuna dikkat çeken Dr. Adiller, şöyle konuştu:

“Aslında çevresel anlamda her türlü kirliliğin kısa ve uzun vadeli etkileri bulunduğu gibi doğrudan ve dolaylı etkileri bulunmaktadır. Hava, su ya da toprakta bulunan kirleticilerin bazıları kısa süreli anlık sağlık sorunları yaratırken bazıları uzun sürede kendini göstermekte ve ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Ayrıca bir çevre bileşeninde kendini gösteren kirlilik bir diğerinde bozulmaya yol açmakta ve beklenmedik sonuçlar doğurabilmektedir. Örneğin içerisinde zararlı maddeler bulunan bir su ile sulanan bitkiler gıda güvenliği riski oluşturabilmektedir.”

Tarhanayı böyle yaparsanız şifa adeta akacak!
Tarhanayı böyle yaparsanız şifa adeta akacak!
İçeriği Görüntüle

Bireylerin tüketim alışkanlıkları çevreyi etkiliyor

Bireylerin günlük yaşamda çevreyi korumaya yönelik önlemler alması gerektiğini vurgulayan Dr. Adiller, şunları aktardı:
“Her tüketici aldığı herhangi bir ürününün -ne kadar masum olursa olsun- üretim sürecinin çevreye zararı olduğunun bilincinde olmalıdır. Çünkü üretim sürecinde ortaya çıkan atıklar ne kadar doğru biçimde yönetilirse yönetilsin, her üretim sürecinde ortaya çıkan atık ya da kullanılan doğal kaynak çevrede bir iz bırakmaktadır. Bunun en önemli örneklerinden biri de su tüketimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Birleşmiş Milletler Çevre Programı UNEP verilerine göre bir kot pantolon üretiminde 3 bin 781 litre su tüketilmektedir.”

Türkiye hızla su fakiri ülke oluyor

Su kıtlığına dikkat çeken Dr. Adiller, şu uyarılarda bulundu:

“Su canlı hayatı için en temel ihtiyaçlardan biridir. Ve bu kadar önemli olan bir ihtiyaç maalesef ülkemizde ve içinde bulunduğumuz coğrafyada iklim değişikliği etkisiyle giderek azalmaktadır. Ortadoğu ve Akdeniz ülkeleri iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkemiz su kaynakları açısından değerlendirildiğinde su stresi yaşayan ülkeler kategorisinde yer almakta ve hızla su fakiri ülke olma yolundadır.”
Doğrudan ve dolaylı su tüketiminin farkında olunması gerektiğini belirten Dr. Adiller, örnek verdi:
“Büyük şehirde yaşayan bir kişinin doğrudan su tüketimi günlük 200 litre seviyesindedir. Ancak aynı kişinin ortalama günlük dolaylı su tüketimi 4 bin litrenin üzerinde olabilir. Örneğin satın aldığınız bir akıllı telefonun üretim süreçlerinde 12 bin litreden fazla su tüketilmektedir.”

Enerji tasarrufu sürdürülebilirliğin anahtarı

Enerji kullanımının çevre üzerindeki etkilerine de değinen Dr. Adiller, şunları söyledi:

“Dünyanın pek çok ülkesinde yenilenebilir enerji yatırımları yapılsa da günümüzde hala enerji önemli bir oranda doğalgaz ya da kömür gibi fosil kaynaklar yardımıyla gerçekleştirilmektedir. Fosil yakıtlar yardımıyla üretilen bu enerjinin bedeli ne kadar önlem alınıyor olsa da hava kirliliği, karbon emisyonları ve hatta asit yağmurları olmaktadır. Hava kirliliğine bağlı ortaya çıkan hastalıklar, karbon emisyonlarındaki artıştan etkisini arttıran iklim değişikliği ve asit yağmurlarından kaynaklanan tarımsal verim kaybının bedeli ekolojik açıdan ve halk sağlığı açısından büyük olmaktadır.”

Mikroplastikler artık insan kanında

Atık yönetiminde bireylerin sorumluluğuna değinen Dr. Adiller, plastik kirliliğinin boyutuna dikkat çekti:

“Üretim süreçlerinde kullanılan pek çok hammadde doğadan farklı şekillerde elde edilir ve doğadan elde edilen bu maddelerin bir rezerv miktarı vardır. Ürünlerin geri dönüştürülmemesi ve atık haline dönüşmesi ciddi bir çevre sağlığı sorunu yaratmaktadır. Örnek vermek gerekirse günümüzde plastik tüketimi sonucunda ortaya çıkan atıkların doğru şekilde yönetilmemesi okyanuslarda ülkemiz yüzölçümünden daha büyük plastik atık adaları oluşmasına sebep olmuştur. Ayrıca yapılan araştırmalar kanımızda bile mikro boyutta plastik kalıntıları olduğunu göstermektedir.”

Devlet ve toplum işbirliği şart

Çevre korumanın devlet, yerel yönetim ve halkın ortak çabasıyla mümkün olacağını vurgulayan Dr. Adiller, şunları söyledi:

“Öncelikle devlet ve yerel yönetimlere düşen ilk görev kamu ve özel kurumlarda tam çevreci bir yaklaşım sergilenmesini sağlamaktır. Alanın uzmanlarının gerektiği noktalarda istihdam edilmesi, çevre mühendisleri ve çevre sağlığı teknikerlerinin istihdamının arttırılması ülke genelinde bu konudaki bilinci ve işlevselliği arttıracaktır. Ayrıca vatandaşların çevre bilincini ve ekolojik okuryazarlık seviyelerinin yükseltilmesi konusunda da çalışmalar yapılmasını desteklemek gerekmektedir.”

Çözüm için geleceği beklemeyelim

Dr. Adiller, sözlerini şöyle tamamladı:

“Hava, su ve toprak kirliliği temel çevresel sorunlar olarak görülse de bu sorunların hayatın her bölümüne yansıması pek çok ciddi çevresel, yaşamsal, ekonomik ve sosyolojik sorun yaratmaktadır. Çözüm fırsatı için geleceği beklemeyelim, gelecek nesiller için temiz bir çevre bırakmayı bile düşünmeye gerek yok. Günümüz nesli bile çok uzak olmayan bir gelecekte çevresel risklerle ciddi boyutta karşı karşıya gelebilir. O yüzden sorunun çözümü için yarını bile beklemeden bugünden çalışmaya başlamalıyız.”

Kaynak: BASIN BÜLTENİ