Egepol Hastaneleri Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hakkı Kazaz, belirti vermeden ilerleyen ve sinsi bir hastalık olarak bilinen kalp damar tıkanıklığının görülme yaşının artık 30’lu yaşlara kadar düştüğünü açıkladı.
Prof. Dr. Kazaz, “Kalp damar tıkanıklığı hastalığı belirti vermeden son derece sinsi ilerler. Bu hastalık bireyleri olduğu kadar kalp doktorlarını da yanıltabilecek kadar sinsi olabilir. Hastalık birdenbire karşımıza çıktığı için ölümcül sonuçlara neden olabilir. Hiçbir rahatsızlığı, şikayeti olmayan birisi bile kalp krizi geçirebilir. Aslında kalp damar tıkanıklığı, doğumla birlikte başlayan genetik bir rahatsızlıktır. Bu hastalığın yüzde 95'inde hiçbir belirti olmaz. Veya midem reflü yapıyor göğsüme vuruyor ya da üşüttüm sırtım ağrıyor gibi şikayetlerin başka hastalıklara yorulması nedeniyle de farkına varılmayabilir. Bunlar aslında kalple ilişkili olabilir. Sigara, beslenme alışkanlıkları, stres, yüksek tansiyon gibi 90'ın üstünde koşul bu hastalığın tetiklenmesine sebep oluyor” ifadelerini kullandı.
Dünyada ölüm sıralamasında ilk 3’te
Prof. Dr. Kazaz, kalp damar tıkanıklığının dünya genelinde ölüm sıralamasında ilk üçte yer aldığını belirtti. “Bu hastalık kalp-akciğer yetmezliğine neden olarak hayat konforunu ve aktif üretken insan fonksiyonunu kaybetme riskine sebep oluyor. Veya ritim problemleriyle birlikte pıhtı atması beyin dahil pek çok organın fonksiyonlarını kaybetmesine yol açabiliyor. 30-40 yaş ile birlikte hiç sıkıntı olmasa bile kardiyoloji polikliniğine gidip kalp damar sağlığı açısından rutin kontrollerin ve risk analizinin yaptırılması lazım. Sonrasında çıkan sonuçlara göre takip stratejisini oluşturmamız gerekiyor. 40 yaş üstünde olanlarda ise halk arasında renkli anjiyo olarak bilinen damardan ilaç verip tomografi filmi çekip bir koroner tomografi anjiyo yaptırmak yüzde 95 bize kalp damarlarınızla ilgili doğru görüntüleme ve sonucu verir. Başımıza kötü bir şey gelmeden erken evrede ve çözümü çok daha kolay bir şekilde yakalanıp tedavi edilmesini sağlar” dedi.
Tedavi süreci hastaya göre belirleniyor
Prof. Dr. Kazaz, tedavi süreçleri hakkında şunları söyledi: “Kalp damar tıkanıklığı için yapılan efor testleri, check up'ta bile bulgu çıkmayabilir, bunun sonrasında kalp krizi yaşanabilir. Birden fazla damarda tıkanıklık olduğu durumlarda yapılan efor testi ve sintigrafi testleri yalancı negatif çıkabilir. Hastalık olmasına rağmen bizleri de kandırabilir. Hastayı doğru analiz edip tedavi ve hastalıkla ilgili doğru takip stratejisini belirlememiz gerekir. Ailede birden fazla kalp damar tıkanıklığı nedeniyle can kaybı, stent uygulaması, bypass gibi olay yaşayan ailede 45 yaş üstündeki her 3 kişiden bir tanesi ciddi bir kalp damar hastalığı taşıma riski altındadır. Hastanın durumuna göre uzman hekimler tedavi sürecini planlayarak ilaç tedavisi, stent, balonla tedavi veya bypass ameliyatı yapabilir. Bu tedavinin amacı kişinin kalbi hasar görmeden toplumda aktif ve üretken bir birey olarak yaşamını sürdürmesidir. Sağlıklı bir kalp için mutlaka her gün düzenli yürüyüş yapmak, sigara içmemek, kilo ve kolesterol kontrolü, hayat stresini şekillendirmek, yüksek tansiyon ve diyabet gibi yandaş hastalıkların tedavisini yaptırmak gibi tedbirler alınmalıdır.”





