Avrupa’da başlayan ve kısa sürede küresel iş dünyasına yayılan “haftada 4 gün çalışma” modeli, 2025 yılı itibarıyla birçok ülkede pilot uygulama aşamasını geride bırakarak yasal zemine oturdu. Maaş kesintisi olmadan çalışma süresini düşürmeyi hedefleyen sistemin sonuçları, çalışma hayatında köklü bir dönüşümü beraberinde getirdi.
Çalışma hayatında büyük kırılma
Sanayi Devrimi’nden bu yana kabul gören “haftada 5 veya 6 gün, günde 8 saat” çalışma düzeni, dijitalleşme ve yapay zekânın iş süreçlerine girmesiyle sorgulanmaya başladı. Tükenmişlik sendromu vakalarının artması ve “Büyük İstifa” olarak adlandırılan küresel dalga, hükümetleri ve şirketleri alternatif modeller aramaya yöneltti.
Bu arayışın merkezinde yer alan haftada 4 gün çalışma modeli, ilk büyük sınavını İngiltere’de verdi.

100-80-100 modeli nasıl işliyor?
Haftada 4 gün çalışma sistemi, çalışma süresinin kısaltılmasıyla maaşın düşürülmesini öngörmüyor. Küresel ölçekte kabul gören model, “100-80-100” kuralına dayanıyor.
Bu modele göre çalışanlar:
-
Maaşlarının yüzde 100’ünü almaya devam ediyor
-
Haftalık mesainin yüzde 80’ini tamamlıyor
-
İş çıktısı ve verimlilikte yüzde 100 performans hedefliyor

Belçika, İzlanda ve Almanya öne çıkıyor
2025 itibarıyla bu sistemi yasal zemine taşıyan ülkelerin başında Belçika geliyor. Belçika hükümeti, çalışanlara “haftada 4 gün çalışma hakkı” tanıyan ilk Avrupa ülkesi oldu. Ancak ülkede haftalık 38-40 saatlik çalışma süresi dört güne sıkıştırılarak uygulanıyor.
İzlanda ise kamu sektöründe başlattığı uygulamada haftalık çalışma süresini 35 saate düşürdü. Modelin özel sektöre yayılmasıyla birlikte ülkede ekonomik büyümenin sürdüğü bildirildi.
Almanya’da ise 2024-2025 döneminde 50’den fazla büyük şirketin katılımıyla geniş kapsamlı bir deneme süreci yürütüldü. Denemelerde hastalık izinlerinin azaldığı, çalışan bağlılığının arttığı ve ofis maliyetlerinde tasarruf sağlandığı raporlandı.

İngiltere’de pilot uygulama kalıcı oldu
Dünyanın en geniş kapsamlı haftada 4 gün denemesi İngiltere’de gerçekleştirildi. Pilot uygulamaya katılan şirketlerin yüzde 92’si, deneme süresi sona ermesine rağmen eski sisteme dönmedi.
Şirketler, çalışan verimliliğinin artması ve iş-yaşam dengesinin iyileşmesi nedeniyle modeli kalıcı hâle getirdi.
Türkiye’de durum ne?
Küresel gelişmeler sürerken Türkiye’de çalışma saatlerine ilişkin beklentiler de 2025 yılında artış gösterdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın gündeminde, Çalışma Kanunu’nda yapılması planlanan değişiklikler yer alıyor.
Ancak kulis bilgilerine göre Türkiye’de şu aşamada “haftada 4 gün zorunlu çalışma” modeline yönelik bir düzenleme bulunmuyor. Bunun yerine uzaktan, kısmi ve esnek çalışma modelleri üzerinde duruluyor.
Sektörel farklılıklar belirleyici olacak
Türkiye’de haftalık yasal çalışma süresinin 45 saatten 40 saate indirilmesi tartışılsa da, işveren tarafının maliyet itirazları sürecin yavaş ilerlemesine neden oluyor.
Uzmanlar, emek yoğun sektörlerin ağırlıkta olduğu Türkiye’de, 4 gün çalışma sisteminin tüm sektörlere aynı anda uygulanmasının zor olduğuna dikkat çekiyor. Bankacılık, bilişim ve reklamcılık gibi alanlarda esnek modeller öne çıkarken, sanayi ve üretim sektörlerinde farklı verimlilik çözümleri gündeme gelebilir.




