Pandemi sonrası hızla gelişen teknolojilerle birlikte yapay zekanın tanı, tedavi ve hastalıkların seyri hakkında öngörü sunabilme kapasitesine ulaştığını vurgulayan Prof. Dr. Kıvrak, bu sistemlerin klinik uygulamalarda yaygınlaşmaya başladığını ifade etti.
Yapay zekanın insan kaynaklı hata payını azaltabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kıvrak, acil servislerdeki iş yükü nedeniyle bazı ciddi hastalıkların gözden kaçabildiğini, bu durumun ise hayati sonuçlara yol açabildiğini söyledi. Kardiyovasküler alanda geliştirilen yapay zeka uygulamalarının, bu gibi olumsuzlukların önüne geçmede etkili olabileceğini kaydeden Kıvrak, "Kalp yetmezliği, pulmoner hipertansiyon, miyokart enfarktüsü ve hipertansiyon gibi sık karşılaşılan hastalıkların erken tanısı artık hekime ihtiyaç duyulmadan da mümkün olabiliyor" dedi.
Kanser hastalıklarında da yapay zekanın önemli bir destek aracı haline geldiğini belirten Prof. Dr. Kıvrak, bu sistemlerin özellikle dermatolojik kanserlerde başarılı sonuçlar verdiğini, bazı durumlarda hekimlerden daha isabetli tanılar koyabildiğini dile getirdi. Ayrıca kronik hastalıkların tedavi planlaması, beslenme önerileri, onkolojik sınıflamalar ve tedavi protokollerinin uygulanmasında da yapay zeka destekli algoritmaların etkin şekilde kullanılabileceğini ifade etti.
İnsan DNA’sının çözümlenmesiyle birlikte kişiye özel tedavi süreçlerinin geliştirileceğini de belirten Kıvrak, "Her hastaya her tedavi uygun olmuyor. Yapay zeka destekli sistemler ile reseptör bazlı değerlendirmeler yapılarak kişiye özel tedavi yaklaşımlarının en azından orta vadede klinik pratiğe gireceğini öngörüyoruz" dedi. Yapay zekanın farklı toplumların ilaçlara verdiği tepkileri analiz ederek daha etkili ve topluma özel tedavi seçenekleri sunabileceğini de sözlerine ekledi.