Kleptomani, kişinin maddi veya manevi bir gereksinim duymadığı halde, bir nesneyi çalma dürtüsüne karşı koyamaması ile karakterize edilen bir dürtü kontrol bozukluğudur. Genellikle ergenlikte başlayan bu hastalık, tedavi edilmediği takdirde yaşam boyu sürebilir ve sosyal, hukuki, psikolojik sorunlara yol açabilir.
Kleptomani hastaları genellikle süpermarketler, mağazalar gibi halka açık alanlarda eylemde bulunur. Çoğu zaman çaldıkları eşyayı kullanmaz; ya birine verir, çöpe atar ya da gizlice geri bırakır. Eylemler plansız ve anlık dürtülerle gerçekleşir.
KLEPTOMANİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Kleptomanide görülen başlıca belirtiler şunlardır:
- Gereksinim duyulmayan nesnelere karşı kontrol edilemeyen çalma arzusu,
- Dürtü öncesi hissedilen yoğun gerginlik, endişe ya da içsel baskı,
- Çalma sırasında tatmin, haz veya rahatlama hissi,
- Eylem sonrası pişmanlık, utanç, suçluluk veya yakalanma korkusu,
- Bu döngünün tekrar tekrar yaşanması ve dürtünün geri dönmesi.
KLEPTOMANİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tedavi edilmediğinde, kleptomani; kişinin özel yaşamında, iş hayatında ve toplumla ilişkilerinde ciddi zararlara yol açabilir. Her ne kadar utanma ve korku nedeniyle profesyonel yardım alma süreci gecikebilse de, psikolojik destek büyük önem taşır.
Psikoterapi (Bilişsel Davranışçı Terapi)
Kleptomaninin tedavisinde en yaygın kullanılan yöntemlerden biri bilişsel davranışçı terapidir (BDT). Bu yöntem, kişinin sağlıksız düşünce kalıplarını fark etmesini ve bunları yapıcı davranışlara dönüştürmesini hedefler.
İlaç Tedavisi
Kleptomani için FDA onaylı bir ilaç bulunmamakla birlikte, bazı psikiyatrik ilaçlar tedavide kullanılmaktadır:
Naltrekson: Bağımlılıkla ilişkili dürtüleri azaltan bir opioid antagonisti,
Antidepresanlar: Özellikle SSRI (seçici serotonin geri alım inhibitörleri) grubu ilaçlar, duygu durum düzenlemede fayda sağlar.
KLEPTOMANİ KENDİLİĞİNDEN GEÇER Mİ?
Araştırmalara göre, bazı vakalarda yaş ilerledikçe çalma dürtüsünde azalma gözlemlenebilir. Ancak bu her birey için geçerli değildir. Kleptomaninin kendi kendine geçmesi nadirdir ve profesyonel destek alınmadığında süreklilik gösteren bir bozukluk olabilir.