Prof. Dr. Tarhan, modern çağın getirdiği derin medeniyet krizinin aile kurumunu nasıl etkilediğini ve iyiliğin psikolojik temellerini değerlendirdi.

Yumurtaya alerjiniz mi var? Grip aşısı öncesi bu uyarıyı kesinlikle okuyun!
Yumurtaya alerjiniz mi var? Grip aşısı öncesi bu uyarıyı kesinlikle okuyun!
İçeriği Görüntüle

Derin medeniyet krizi ve aile

Prof. Dr. Tarhan, günümüz Batı dünyasında ailenin dağılma eşiğine gelmesini, çocuk ruh sağlığı sorunlarındaki artışı ve evlilik karşıtı akımların yükselişini, derin bir medeniyet krizinin somut göstergeleri olarak yorumladı. “Modern yaşam felsefesindeki köklü değişimler, aileyle ilgili kadim değerleri hızla yıprattı. Küresel psikolojik savaşlarla bu buhran daha da şiddetlendi” dedi.

Hızlı yaşantının ve modernizmin beraberinde getirdiği anlam kaymalarına dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Ailenin çevresindeki toplumsal ‘surlar ve kaleler’ yıkıldığında, aile üyeleri kendi yuvalarını dış etkilerden korumak zorunda kaldılar. Popüler kültür ve rol modeller, bireylerin en mahrem alanlarına kadar sızdı. Bu sızma, uyuşturucu kullanımı, şiddet olayları, boşanmalar ve intiharlar gibi sorunları salgın biçiminde yaygınlaştırdı” ifadelerini kullandı.

İyilik kavramı yeniden tanımlanmalı

Materyalizm, bencillik ve konforculuğun toplumsal ahlakı yozlaştırdığını belirten Prof. Dr. Tarhan, empati yoksunluğu ve narsisistik değerlerin yaygınlaştığını ifade etti. “Bu tablo karşısında, ‘iyilik’ kavramını yeniden tanımlamak ve bilimsel temellerle güçlendirmek zorunludur” dedi.

İyiliğin biyolojik temeli

Prof. Dr. Tarhan, iyiliğin sadece manevi bir erdem olmadığını, insan doğasında var olan biyolojik bir potansiyel olduğunu vurguladı. “İyilik, insan doğasında var olan bir potansiyeldir ve biyolojik bir temele sahiptir. Psikolojide ‘geri dönüş ilkesi’ olarak bilinen kavrama göre, insan ne yaparsa aynısı kendisine döner; iyilik yapan iyilik bulur. İyilik yapmak, sadece maddi yardımda bulunmak değildir; güler yüz göstermek, bir çiçek vermek, tebessüm etmek, hoş bir söz söylemek de iyiliktir” dedi.

Kötülük ve entropi

Prof. Dr. Tarhan, kötülüğün, Entropi Yasasına göre iyiliğin olmaması anlamına geldiğini belirtti. “Kişinin kendini tanıması, içindeki olumlu ve olumsuz eğilimleri bilmesi, iyiliğe yönelmek ve kötülükten korunmak için kritik öneme sahiptir” dedi.

İyiliğin ve kötülüğün tohumları 0-6 yaşta atılıyor

Biyolojik ve psikolojik ihtiyaçların karşılandığı aileyi “son sığınak” olarak tanımlayan Prof. Dr. Tarhan, çocukluk dönemine dikkat çekti: “Özellikle çocukluk, 0-6 yaş dönemi, iyiliğin ve kötülüğün, güzelin ve çirkinin tohumlarının atıldığı kritik bir zamandır. Anne babanın çocuklarına karşı kötü ve iyi konusunda kararlı, devamlı ve tutarlı olması, çocuğun sağlıklı bir kişilik geliştirmesinde etkilidir.”

Çocuklara iyilik alışkanlığı kazandırılmalı

Prof. Dr. Tarhan, ailede iyiliğin temel direklerini; sevgi, saygı, sadakat ve sabrın yanı sıra, empatik ve adil iletişim olarak açıkladı: “Empati, bir başkasının acısını anlamak ve ona şefkatle yaklaşmaktır. Empati ve şefkat, başkasının acısını anlama ve ona yardım etme fedakârlığını gerektirir. Adalet ve dengeli yaklaşım hem aile içi ilişkilerde hem de çocuk eğitiminde esastır. Çocuklara iyilik yapma alışkanlığı kazandırmak, vicdan gelişimi, tutarlı disiplin ve gerçek özgürlük kavramlarını öğretmek, sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri için hayati önemdedir. Modernizm yağmur ekti fırtına biçiyor, ailedeki yangını iyilik söndürecek.”

Ailede iyilik aktif bir süreç olmalı

Prof. Dr. Tarhan, çağın getirdiği materyalizm, tüketim odaklılık ve teknoloji bağımlılığının ailedeki iyilik halini tehdit ettiğini belirtti. “Ailede iyilik, pasif değil; sürekli yatırım, öğrenme, bilinçli çaba ve dinamik bir denge gerektiren aktif bir süreçtir. Bu iyilik hali, sağlıklı, huzurlu ve umutlu bir geleceğin temelini oluşturur” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ