Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ve bağımlılık gibi rahatsızlıklarda, beynin belirli bölgelerini hedef alarak tedavi sağlayan Derin TMU (derin transkraniyal manyetik uyarım) yöntemi, provokasyon uygulamalarıyla destekleniyor. Uzmanlar, bu yöntemin semptomların sistematik ve kontrollü şekilde tetiklenmesi yoluyla daha etkili sonuçlar sağladığını belirtiyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, tedavinin uzman bir klinik psikolog tarafından provokasyon eşliğinde uygulandığını aktardı:

“Böylece semptomlarla ilişkili beyin devreleri aktive edilerek Derin TMU cihazının hedeflenen beyin bölgelerini daha etkili biçimde uyarması ve beyin aktivitesini düzenlemesi desteklenir.”

Provokasyon yöntemi, hastanın obsesyon ve aşermelerini ortaya çıkarırken, kompulsif davranışları gerçekleştirmemesini sağlayarak beynin yeniden düzenlenmesini teşvik ediyor. Aytop, bu süreç sayesinde zamanla tetikleyicilere karşı duyarsızlaşma geliştiğini ve kaygı ile otomatik davranış bağlarının zayıfladığını ifade etti.

Obsesyon ve kompulsiyonun yönetiminde provokasyonun rolü

OKB’nin tedavisinde provokasyon uygulamasının işlevine değinen Aytop, şunları söyledi:

“Obsesyon, bireyin kontrol edemediği, rahatsız edici ve genellikle kişinin değerleri ya da inançlarıyla çelişen düşüncelerdir. Yoğun kaygıya neden olan bu düşünceler, tekrarlayan, istenmeyen imgeler veya dürtüler şeklinde ortaya çıkar. Kompulsiyon ise obsesyonlardan kaynaklanan kaygıyı azaltmak için yapılan, zihinsel ya da fiziksel olabilen tekrarlayıcı davranışlardır.”

Provokasyon sırasında, hastalar obsesyonlarını tetikleyen uyaranlarla kontrollü şekilde karşılaşıyor; ancak kompulsif davranış gerçekleştirmiyor. Bu süreç, OKB ile ilişkili beyin devrelerini aktive ederek Derin TMU’nun etkisini artırıyor:

“Bu takıntılı düşünceleri tetiklemede faydalı olabilecek çeşitli görsel materyallerden ve imajinasyon yönteminden yararlanılabilir. Örneğin, kir ve mikrop ile ilişkili obsesyonları olan bir hastaya kir ve mikrop temalı görseller gösterilerek obsesyonlarının aktive olması sağlanır.”

Duyarsızlaşma ve kaygı kontrolü

Provokasyon uygulamasının, bilişsel, duygusal ve davranışsal açıdan tedaviye katkı sağladığını belirten Aytop:

Bu tişört meme kanserini önceden tespit ediyor
Bu tişört meme kanserini önceden tespit ediyor
İçeriği Görüntüle

“Provokasyon sırasında hasta obsesyonlarıyla ilişkili tetikleyicilere tekrarlı biçimde maruz bırakıldığında, zamanla duyarsızlaşma (habituation) gelişebilir. Böyle bir süreç, kaygı düzeyinde azalmaya, obsesyon–kompulsiyon bağı üzerinde zayıflamaya ve hastanın kompulsiyonlara başvurmadan kaygıyı tolere edebileceğini deneyimlemesine yardımcı olabilir.”

Bağımlılık tedavisinde provokasyon etkisi

Derin TMU tedavisinin bağımlılıkta da kullanıldığını ifade eden Aytop, provokasyonun rolünü şöyle özetledi:

“Derin TMU sırasında kişinin bağımlılığıyla ilişkili uyaranlara sistematik bir şekilde maruz bırakılması yoluyla aşermesi tetiklenir. Bu uyaranlar görseller, videolar veya zihinsel imajinasyon yoluyla sunulabilir.”

Provokasyonla ortaya çıkan aşerme, bağımlılıkla ilişkili beyin devrelerinin aktive olmasını sağlıyor ve Derin TMU’nun hedeflenen bölgeleri daha etkili uyarmasına katkıda bulunuyor:

“Bu aktivasyon, dopamin ve diğer nörotransmitterlerin salınımını düzenleyen kapsamlı bir nöromodülasyonu destekler. Ayrıca, zamanla koşullanmış tepkilerin zayıflamasına ve bu uyaranlara karşı duyarsızlaşmasına katkı sağlar.”

Aytop, böylece bireyin aşermeyi tetikleyen faktörler ile bağımlılık davranışı arasındaki otomatik bağlantıyı zayıfladığını deneyimleyebildiğini ve duygusal regülasyonun güçlendiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ